Ütopya
Sen benim ütopyamdın,
Bütün ayrılıklara dair geliştirilmiş otoriter-baygın aşkların , herkesleşmenin, sözde varoluşun ve sözde sevmişliğin en saf ve en temiz distopyası..
Bu ütopyada, masiva hariç benden sana taşmış her şey vardı. Gidememenin, dile gelememenin çaresizliği içinde, kendiliğimi sende bulma hayali her günün karanlığında hayallerimi süslüyordu.
Hayatın bütün karmaşıklığından kaçıp, sadece senin sadeliğinde gökyüzünü seyrediyordum.
Söz konusu sen olunca bütün savaşlar bitiyor, bütün acılar sona eriyor, bütün ayrılıklar kavuşuyordu.
Şerrin hayra inşirah edeceğini bildiğim gülüşlerin vardı senin..
Gülüşlerinin dünyayı güzelleştirmeye yeteceğinden emindim, hatta biraz abartır bizden ayrı bir gezegende yaşayan uzaylıların yaşamsal sıkıntılarını bile çözeceğini düşünürdüm.
Tamda bu düşüncenin maviliğinde gezegenimize uzaylılar saldırdı. Pencereden baktığımda yeryüzüne gök taşı yağıyormuş gibi uzaylıların indiğini gördüm. Önlerine gelen her şeyi hiç çekinmeden yok ettiklerini...
Korkmuyordum,korkmuyordum çünkü aklımda senden ayrı bir duygunun yer etmesine izin vermeyecek kadar senle doldurmuştum zihnimi..
Saat gecenin dördüydü, uzaylılar sarmıştı her yanı...
Seni bir şiirin son cümlesinde, ürkek bir serçe edasında ağlamaklı halde buldum. Sana hiçbir şey demeden, elinden tuttum ve koşmaya başladım. Uzaylıların hiçbirine görünmeden bütün engelleri aştık seninle..
İlk bulduğumuz bir annenin yüreğine sığındık, sana kimse orada dokunamazdı.
Sen hala hiçbir şey demeden bana öyle mahzun öyle korkmuş bakıyordun ki, o mahzunluğu içimde sindirmenin mümkün olmadığını düşünerek sana, seni bütün sevmişliğimle sarıldım.
Ne oldu biliyor musun? Sende bana sarıldın bir annenin yüreğinde..
Öyle gerçekçi, öyle akla hayale gelmez bir şekilde sarılmıştın ki, kendimi dünyanın en mutlu ve huzurlu insanı hissetmiştim ne dünyanın hali ne de uzaylılar umrumdaydı.
Saat gecenin dördüydü, hüzün sarmıştı her yanımı.
Uyanmıştım, senin kollarının arasında huzura dalmanın rüyası olmasını istiyordum bu uyanışın.
Ancak fark ettim ki rüyaymış gördüğüm her şey. Ne uzaylılar vardı ne şiir ne de beraber saklandığımız anne yüreği ama hissettiğim şey gerçekti, o kadar gerçekti ki...
Ah şu karşımdaki duvar
Dile gelse, şiir
Şiir seni söylese