Uyku
İnsomnia uyuyamama hastalığıdır. Uyusalar bile kısa süreler uyuyup gece içinde sık sık uyandıkları için sabahları yorgun olarak kalkarlar. İnsomnia ilaçların yan etkisi sebebiyle, stres nedeniyle, duygusal, fiziksel ve zihinsel sorunlarla ilgili olarak oluşabilir. Bu hastalık birçok olumsuz şeylere neden oluyor ve toparlanması güç olabiliyor. Akupunktur etkili bir tedavi alternatifi. ABD'de %17 oranında değişik şekillerde görüldüğü tespit edilmiş
Karanlıkta uyumak ise melatonin hormonunun salgılanmasını sağlıyor. Melatonin hormonu değişik düzeylerde 23:00 ile 05:00 saatleri arası salgılanıyor. Hormonun temel görevi biyolojik saati ve vücut ritmini sağlamak. Hormonun karanlıkta yatılarak çok salgılanması lösemi hastalarına tavsiye ediliyor çünkü kansere karşı koruyucu etkisi var. Yapılan son araştırmalara göre ise yaşlanmayı geciktirici (antiaging) etkisi de var.
Uyku, hem mental hem de bedensel dinlenmeyi sağlar. Derin uyku anında ruhumuzun ya da suptil bedenimizin, vücudumuzdan ayrılarak başka yerlere gittiği söylenir. Bedenden ayrılınca vücut ağırlığımız 21 gram düşer. Bilimin açıklayamadığı, materyalistlerin belki de inanmadığı bir fenomen. Ateistleri de belki düşündürecek bir buluş. Uyku sırasında bedenden ayrılıyoruz ama neden? Çünkü, o sırada üzerimizde usta eller çalışma yapıyorlar. Başka boyutlardan varlıkların yaptığı enerjisel çalışmalar bunlar. Rüya sırasında da diğer taraftan bilgi alırız. Rüyaların anlamının olması bundandır. Amaç bizim gelişimimiz, esenliğimiz. Bu usta eller dünyanın en nazik cerrahından daha sevecen ve şefkatli. Çünkü onlar melek (Bilgi Kitabı'nı okursanız bu konuda ya da başka daha birçok konuda bilgi edinebilirsiniz). Ben rüya görmüyorum ki diyorsanız da yanılıyorsunuz çünkü herkes hatırlamasa da rüya görüyor. Uyku gibi normal bir olay.
Tesla, Einstein, Edison, Da Vinci, Churchill gibi bilim adamları günde 4 saat gibi az bir uyku ile yaşamlarını sürdürmüşler ve bunu bilim için pozitif anlamda kullanmışlar. İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre ise 75 yıllık ömrümüzün üçte birinden fazlasını yani 26 yılını uykuda geçiriyoruz. Diğer yandan 7 yılını da uykuya dalmaya çalışarak harcıyoruz. 6 yılımız bişeyler yemek ve içmekle ve 19 yıl işyerinde çalışarak geçiyoruz. 11 yıl televizyon karşısında, 5 yıl da internette harcanıyor. Bu istatistik uzayıp gidiyor ve hayatımızın büyük bölümünde uyuduğumuz ve çalıştığımız ve hatta televizyon izlediğimiz görülüyor. Bu üç yaşantı hayatımızdan 56 yıl gibi bir zaman dilimini götürüyor. Çalışmadan yaşamak mümkün olmadığına göre uykuyu azaltıp kalan 19 yılı da daha dolu yaşamaya çalışabiliriz. İlerde ömrünüze bakıp da boşa geçen bir ömür dememek için. Televizyonu da azaltmak mümkün. Bunun yerine sevdiklerimizle evde ya da dışarıda vakit geçirebiliriz. Daha canlı aktivitelerle uğraşabiliriz. Televizyon izlemek yerine yoga ya da yürüyüş yapmak gibi.