Uzun Ali
UZUN ALİ
Torosların ardına yaslanmış bir dağ köyü Kesme. Yetmişli yıllar umutlar dibe vurmuş, hayallere ulaşmak için yollar çok çetin ve uzun. Köyde iş yok, çalışan yok, emekli yok. Terzinin diş çektiği, çobanın kırık çıkıkçılık yaptığı, hasta olanın acı çekmesin diye dua edildiği, demircinin körüğünü, değirmencinin buğdayını dökmek, hizarcının odununu sürmek için yarışan, oyuncağından sakızına herşeyi kendi yapan çocukların olduğu, kışın yolların kapandığı unutulmuş kaderine terkedilmiş bir köy Kesme. Üç kişi başka şehirlere okumaya gitmiş onlarda hizarcının, patoscunun ve bakkalın oğlu. Kızlar 12 yaşına geldimi okul tamam buraya kadar oturtulur halı başına, erkekler ya davar peşine ya istanbula boya işine. Devlet, haftada bir gelen jandarma, ayda bir gelen ormancı. Su oluklu çeşmede, elektrik köye gelmeden merak edip çarpılan iki kişi yüzünden köy girişinde, neredeyse yamasız elbiseli çocuk yok hepsi koşar kara lastikleriyle çoraptan yapılan top peşinde. Paramı! çocukların ilkokul diploması alırken okula götürürken gördüğü, kızların halıyı bitirince, oğlanların kekik, salyangoz, göbek bulursa sattığında gördüğü şey. Yaz gelince köy boşalır keçisi olan yaylaya; olmayan Ispartaya güle, Antalyaya pamuğa, Eğirdire elmaya. Kalır köyde orman içlerinde küçük küçük ekin tarlası olanlar, patoscu, kahveci, bakkal. Eylül oldumu bakkal değirmenci köyden çalışmaya gidenlerin yolunu bekler.
Eylül geldi okula başlama vaktim gelmişti köyden birkaç kilometre ilerde çirişmez denen yerde haftada üç gün şehre giden otobüsün gelmesini beklemeye gittik. Akşam yaklaştıkça yola yatıp kulağımızla yolu dinliyorduk acaba otobüs geliyormu diye. Köy meydanındada muhtar köyün erkekleri kadınları hepsi bekliyordu. Bu kadar köylünün beklediği gelecek olsa beş otobüs gelmesi gerekirdi. Bütün köy Uzun Ali'yi bekliyordu. Uzun Ali kim mi? Köy öğretmeni okula başlayınca bana ışık olacak, umudum, dünyaya açılan kapım, kaderim olacak kişi. Sadece benim mi bütün köylünün umudu yolda yürürken bizi dışarıda görürse sevmez diye çocukların kaçıştığı, kahveye gelince o oturmadan kimsenin oturmadığı, Uzun Ali'ye bir selam verip, karşılığında Uzun Aliden ismi ile hitap edilmiş selam alınca onurlanan köylüler. Otobüs çamların arasında göründü bütün köy çocukları otobüs yaklaşınca Uzun Ali beni görsün diye olanca gücümüzle otobüsün kornasına rağmen önünden koşuyoruz. Otobüs bizi geçince peşinden hiç durmadan koşmamıza rağmen hiçbirimiz yetişemedik. Geçte olsa köye vardık O kahve önünde oturmuş çay içiyor gençler iki bavul ve bir çantasını kalkınca götürmek için başında bekliyordu. Bütün köylü çok mutluydu herkes elini sıkıp hal hatır soruyordu. Ali öğretmen boy olarak köydeki en uzun boylu adam olduğu için köylüler ona Uzun Ali diyorlardı.
Pazartesi erkenden kalktım ninemin birisinden buluverdiği az yamalı önlüğümü, hafif yırtık yakamı taktım. Yazdan ikinci sınıfa geçen amcaoğlumun verdiği kitaplarım hazırdı. Defter, kalem, silgi yoktu onu uzun ali veriyor demişti ablam. Eski bir Pazar çantasına koydum kitapları öğretmenin evinin karşısına gittim benden önce gelenlerin yanına diz çöküp oturduk. Öğretmen evden çıkınca o önde biz onun adımlarına yetişmek için yarı koşar şekilde arkasında okula vardık. Sıraya girdik konuşma istiklal marşı andımızdan sonra saçı uzun olan erkekleri okulun arka tarafında getirdiği el saç kesme makinesi ile traş etti yorulunca beşinci sınıf çocuklara verip onlarada öğretiyordu. Kızlar beşinci sınıf bir abla getirip onların saçını belik yaptırıyordu. Daha sonra yazın okulun arkasında ormancıların döktüğü kıyılmış odunları bodruma istif yaptık. Ertesi pazartesiye kadar öğretmenler ve köylüler birlikte okulu sınıfları boyadılar. Bir hafta sonra sınıfa girdik nüfus cüzdanımız yoktu okul bitince alacağız dedik kayıt olduk. Uzun Ali sınıfta elinde bir bıçakla kurşun kalemlere kertik yapıp, silgilere delik delip bağladığı iplerle boynumuza astı. Hepimize defterleri de verdi. Bir çimento torbası getirip dört kat kağıt olan torbanın aradaki temiz olan iki parçayı çıkarıp onlarla nasıl kitap defter kaplayacağımızı öğretti. Uzun Ali öğlen dörde kadar bize öğretmen, dörtten sonra köylülere futbol voleybol öğreten sporcu, hafta sonu evinde beşinci sınıftan sonra parasız yatılı vakıflar yurdu imtihanına girecek çocuklara ders veren bir iyilik meleğiydi. O yıllarda okuma yazma seferberliği de vardı Okuma yazma bilmeyen köylülerde bazı günler okula okuma yazma öğrenmeye geliyordu. Okulda en mutlu günümüz devletin köy çocuklarına küçük poşetlerle gönderdiği fındık ve üzüm dağıtıldığı gündü. Bazen onları yemez sandıklarda sakladığımız kırıntıların içine koyardık. Kırıntı; bayramlarda ev ev gezerek saklayıp bir dahaki bayrama kadar yemek için topladığımız gofret,bisküvi,şeker.leblebilerdi.
Uzun Ali otuz yaşlarında her sporu, müziği, bilen erkeklere el sanatı kadınlara konserve yapmasını öğretecek kadarda yetenekli, köy imamına hatasını söyleyecek kadarda bilgili bir insandı. Bazen köy muhtarına köye nasıl hizmet getirilir ona yol gösterirdi. Köyde bit salgını olunca Uzun Ali köyde bütün çocukların saçlarını toz ilaçla ilaçlayan bir öğretmeni. Atatürkün bahsettiği irfan ordusunun bir askeri gibi sadece öğrencilerin değil bütün köyün cahillikten kurtarılması için gönderilmiş kendini köyümüzün kaderini değiştirmeye adamış bu nedenle otuzlu yaşlara gelmesine rağmen idealim yarım kalır diye evlenmemiş bir öğretmendi. Bende beş yıl boyunca okulda ondan Atatürk sevgisini öğrendim. Hiç unutmam 'saygı duruşunda neden ağlıyorsunuz öğretmenim'' dediğimizde siz şimdi ikinci sınıfsınız beşi bitiresiye kadar Atatürk'ü size öğreteceğim. Ben Atatürk'ü size öğrettikten sonra saygı duruşunda kalbinizden vücudunuzun her noktasına cız diye bir uyarından sonra gözünden yaş gelmeyen Türk değildir.''derdi. Herkes cahildi okul haricinde yardım alacağımız kimse yoktu önce birbirimize sorar bilemezsek gece oniki'ye kadar Uzun Aliyi nerde bulursak kahvede, evde ona sorardık. Kırk yıl önce köye gelen Uzun Ali benim gibi tüm köy çocuklarının ufkunu genişletti ışık oldu kaderini değiştirdi o bize toros dağlarının arkasındaki ışığı gösterdi. Bugün mü Kesme köyünün fakir çocukları devlet kurumlarında en üst görevlerde. Tüm köy çocukları kurtuluşun okumakta olduğunu, ayakta kalmanın çok çalışmakta, saygı görmenin bilgide, itibarın ahlaklı ve dürüst olmakta, kişiliğin, onun bize öğrettiği gibi bedeli ne olursa olsun birşey kazanmak için kendinizi terbiye ettirmeyin önce bize emanet edilen Türkiye Cumhuriyeti ve milletimiz için sonra kendiniz için çalışın sözünde olduğunu, ülkemizin refah ve medeni ülkeler seviyesine çıkmasının yolunun Atatürk'ü anlamada onun fikir ve düşünceleri ile kendimizi donatıp, uygulamada olduğunu bize öğreten bir öğretmendi. Bugün hala Uzun Alinin adı köyde hep söylenir benim adım geçtiğinde Uzun Alinin elinden tutup okuttuğu onun sayesinde adam olan çocuk denmesinden onun beni görmek istediği yere sistemin pisliğinden gelemesemde onun adıyla anılmaktan gurur ve onur duyuyorum.
Bu vesileyle yok olmaya yüz tutmuş maaş memurluğuna dönüştürülmeye çalışılan öğretmenlik mesleğinin tekrar eski saygın günlerine dönmesi dileklerimle 24 Kasım 1928 millet mektepleri talimatnamesi ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e Başöğretmen ünvanı verilmesi nedeni ile her yıl kutlanan öğretmenler günü tüm öğretmenlerimize kutlu olsun.