Uzun Bir Yolculuktur Siz Olmak

Tazelenmeye ihtiyacım var
takatsiz kaldım
hem düşünmek artık yoruyor beni
sualleriniz aklımı ıslattı
aşklarınız kalbimi
moleküllerimi karabasanlara yolluyorsunuz
bahar geldi
yaşamak istiyorum...

Siteye girmiştim. Birazdan şiirleşmeye başlayacaktım. Kahvemi yapacak heyecanlı bir serüvene kendimi kaptıracaktım.
Şiirden şiire koştururken ruhum rüzgâr olacak, bilinmezlere savrulacaktım. Seslerini gönderen yüzleri gölgeli insanların, tanımadığım insanların gözlerini alacaktı bakışlarım. Ki o sesler bazen bir lanet gibi içimi kaplayacak karanlıklarda kendimi arayacaktım.
Kum saatinden gençliğimin, umduklarına dökülmesini seyredecek. Alnımın yazgısını ateşler gıdıklarken, belleğim kıs kıs gülecek. Saat kulesine tekmeyi savuracaktım.
Babam sigarasını söndürecek, annem içindeki nehri susturacak. Sonsuz sezon daha Tanrının kucağında kalacaktım.

Doğmamış bir çocuğun rüyaları ürkünç olmaz...

Yanlış haritalanmış yollarda koşanların, izleri silinmesin diye şiir bıraktığı sayfalarda
yeniden doğacaktım.

Korkunç rüyalarımda gördüğüm kapkara pelerinli yaratık seni bekliyordum dediğinde
gerçek olup olmadığını merak etmeyecek neden beni beklediğini değil benimle ne yapmak niyetinde olduğunu soracaktım. Çünkü o benim düş ürünümün değil okuduklarımın belleğimde açtığı gedikten gelen, karanlık yanlarımın gerçeğidir. Siyah pelerinli yaratık beni bir köle kılığına sokacak ellerimde ayaklarımda kalın zincirlerle arkasında sürükleyecek beni nereye götürüyorsun diye sorduğum gözlerinde nefretlerimin, hırçınlıklarımın, kavgalarımın kalabalığını görünce ölümler ülkesine gittiğimi anlayacaktım. Bağışlanmaktan hoşlanmayacaktım ve siyah pelerinli yaratıktan korkmayacaktım. Henüz büyük uzlaşma günü* gelmedi kendimi ölüme emanet etmeyecektim.* Hemen kendimi aynaya dönüştürüp binlerce parçaya bölünecek, binlerce şiirde kıvranmaya devam edecektim.

Seslerini gönderenlerin, aynamda yansıyan yüzleri gölgeli insanların, sayfalarına dayayıp göğsümü, inleyen acılarını, isyanlarını, mısralara gizlenen yaralarını, kendi sancılarıma katıp avutmaya çalışacaktım. Ürkütücüdür çok ürkütücüdür insanların acılarını bilmek. Aşklarını, ihanetlerini, terk edilişlerini ve kavgalarının sebebini anlamak, damarlarımı sıkıntıyla dalgalandıracak, heceledikleri isimler mızrap olup kalbime batacak. Kuyu karanlıklarında kumlaşacaktım. Tükenişteki fırtınaları, selleri, girdapları gören ellerim yüzümü örtecek yine de damarlarımdan usul usul yol alıp tüm etimi ele geçiren cehenneme engel olamayacaktım.

Seslerini gönderenlerin aklıma getirdikleri yüzünden ben eski ben olmayacak kendi anılarımla terlerken, yüzümün çizgileri değişecek belki ben siz olacaktım...

Uzun bir yolculuktur siz olmak

Bu yolculuğun sonunda
ağlamak
devrimdir
bedeli karşılıklı ödenir susuşlarımızın...

"Ben yalnız kalmıştım, senin içinde
Oysa kaç kişinin yerine sevmiştim seni!

Aşkı geçtik, gözlerini açabilirsin."

-Haydar Ergülen-

25 Mart 2012 2-3 dakika 45 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar