Vahamet D/üşüyor
Kusur bende mi? İnsanlığın giderek soluklaşması mı yoksa? Ya da boşu boşuna harcanan gözyaşlarında mı? Ne önemi var ki? Belli işte ne kadar değersiz olduğu insanoğlunun... Harf tüketmekle, mürekkep bitirmekle veya söz birikimini yitirmekle ne kadar boş işler yaptığımızın farkında değiliz. Her daim değersizlere vahlanmakla, sitemkâr tavrımızı saklamakla ve de olmaz olmaz dediklerimizi yapılacakların en başına koymakla saçmalığın daniskasını kendimize yapıyoruz. Hâlbuki neden umursuyoruz ki bazı şeyleri? Neden başımızı yastığa koyduğumuzda rahat bir uyku veya rahat bir düş yaşayamıyoruz? Uykuya dalınca, biraz olsun dinç kalacak kafamız, korku dolu, sitem dolu kâbuslarla neden darmadağın oluyor? Gözyaşları akmaya çabaladıkça neden gözler bunlara izin vermiyor? Onlar da mı bu oyunun birer parçası? Yoksa hüznümüz bir kat daha artsın diye mi bunca tuzak, bunca vahamet bize bulaştı? Bütün aksilikler bizi arıyor sanki ardımız sıra hiç yorulmadan koşturup duruyorlar. Neden aklımız veya mantığımız bize hiç yardımca olmuyor kİ? Sarf edilenlerin çoğu boşa tükeniyor. Harcananların hemen hemen hepsi sanki heykeltıraş esasıyla oyuluyor, ancak belli şekle büründükten sonra bir anlam kazanıyor. Yaşamda böyle durumlarda vahametin vahimliğini görmek, fark etmek gerek. Aksi takdirde yine boşa kürek çektiğimiz zamanlar çoğalacak, zaten ipe sapa gelmeyen yolumuz hepten kara bir anlamsızlığa dönüşecek. Boşuna dil dökmüşüz bunca zaman, boşuna yorulmuşuz. Ama hala da durumumuzu anlamayanlara hiçbir şey demiyorum. Çünkü onların akılları, kandırmacaya, aldatmacaya çalışır ancak.