Varoşlarda İlkbahar
İlkbahar her yere gelirdi ama bizim mahalleye bir başka gelirdi. Onca yıl geçmesine rağmen hala o güzel yıllar ve gençliğin özlemi bir başka düşer yorulmuş bedenime... Gün ışıdığında zaman o sokakta geçerdi. Eski Ayakkabı tamircisi Hamza babanın ip çekip mandallarla tutturulmuş pencere camında asılı duran Tommiks, Teksas, Tenten, Red Kit,Zagor kitaplarına içimizi çekerek bakardık. Arada bir kızdığı arada bir hadi çocuklar okuma zamanı dediği duyulduğunda o sokakta çıt çıkmazdı evcilik oynayan kızların seslerinden başka.
Öğlen olup okuldan gelenlerin yüzlerinde ki heyecan gidenlerde yoktu. Nasıl olsun ki akıllarında, geride bıraktıkları kalıyordu akşam beşe kadar. Onların gelmesiyle sokak yine aynı neşesine bürünürdü. Şimdi ki gençliğin bilmediği fakat bizim hala unutmadığımız en meşhur oyunlardı.
Meşe, Topaç, Uzuneşşek, Birdirbir, Kaydırak, Beştaş, evden atılan makaralardan yapılmış tel arabalar en lüks oyuncaklardı. Akşamları bir başka güzel olurdu 3?5 aile toplanır Allah ne verdiyse sofrasında yemeğimizi yer kapı önü sohbetleri başlardı. Kurulan semaverler de demlenen çayları yudumlamaya başladığımızda mizahı bol konular, hayat hikâyeleri dinlerdik. Ne siyaset ne de ekonomi derdi vardı. Genç kızların ellerinde ortaklaşa alınan ses mecmuası ve resimli aşk mecmuaları olurdu.
Hele bir de nişan varsa mahallede demeyin ağabeylerin, ablaların keyfine. Bir telaş başlardı bir hafta öncesinden. Mahallenin terziliğini üst komşu Cihan ablayla büyük ablam yapardı. İki metre pazenden bir elbise dikerlerdi. Kimin saçları briyantinli kimininse limonlu idi, yakışıklı görünmesi mutlu ediyordu mahalle arasında yapılan nişan törenlerinde. O günler bir başka güzeldi akşamdan sabahı düşlerdik, kimin bayrağı kiminkini geçecek, kimin Uçurtmasının kuyruğunda ?' Jop ?'marka jilet var diye. Çocukluk işte mutlu olmak için sebebimiz çoktu.
Akşam çayları bitip sohbetler uykuya yerini bırakmaya başladığında yavaş yavaş her kez çekilirdi evine, kapısını da kapatmazlardı. Çünkü Sivaslı bekçi Hasan amcanın o meşhur düdüğünü duyan kim cesaret edebilirdi kapıdan bakmaya. Hıdrellez geldiğinde her kez kenarda köşede kalmış ama limon kasası ama bir ağaç parçasıyla eşlik ederdi yolun ortasında ki yakılacak ateşe. Şenlik başlar gecenin bir yarılarına kadar devam ederdi...
Batıl inançtı belki de yapılanlar ama kimileri bahçedeki gül ağacına gazete kâğıdından para yapıp asarlardı, kimileri ufak ufak taşlarla bahçesi büyük bir ev yapardı evi olsun diye. Hele evde kalmış kızlar ise sabahı beklerdi konaktan tutulan kayıklarla sahilde gezinti yaparken dilek mektuplarını denize bırakırlardı. İşi olmayan erkelerde iyi bir iş için dilek bırakırdı denizin üstüne. Sandal sefası bittiğinde Basmahane kapısından girişler olurdu sanki panayır kurulmuş gibi. Erken gelenlerin şarkıları darbuka sesleriyle oynayanlar karşılardı sanki Fuarın kapısında.
Çamların arasında her kez bir yer kapma telaşına girer, kimileri çantasındaki börek, boğaça, sarma ve yumurtaları çıkartma telaşında kimileri kilim serme telaşında, az ileride çay demleyenler kozalak toplatmak için bağırırlardı. Ne güzeldi o günler... Akşam eve dönüş çilesini hiç sormayın uzun kuyruklar ve muavinin hadi ablaaa biraz daha sıkışalım yolcu yolda kalmasın sesi kulaklarımızı patlatırdı. Bir dolmuşa yirmi sekiz kişi biner mi binerdi o günler.. Akşam mı? Kimsenin takati kalmazdı bir kenara ilişir yatardı.
Yorgunluktan mıydı, yoksa temiz havamı çarpıyordu bilinmezdi ama o günlerde mutluyduk.
Çünkü küçük şeylerden mutlu olmasını öğrenmiştik...
Ne güzeldi o mahalle yaşamları o komşuluklar o komşular adam gibi adamlar, insan gibi insanlar. Hastan mı var komşudan gelsin çorbalar ve sokaklarda hepimizin oynadığı çocuk oyunları. Güzel nostalji dolu bir yazı olmuş kutlarım Mesut bey içtenlikle...👍
''günlerde mutluyduk. Çünkü küçük şeylerden mutlu olmasını öğrenmiştik...''
O günler... Eski günlerin yani geride bıraktığımız her ne varsa hatırladıkça bir başka güzel değil mi.. Belki bu günleri de o günler diye hatırlayacağız ilerleyen günlerde kim bilir..
Denemenin sonu bir başka güzel ! Küçük şeyler gerçekten bir başka mutlu ederdi insanı oysaki şimdi öyle mi hayır ! Zaman ilerledikçe bizler ve insanlar değişiyor sanırsam....
Güne değen denemeyi ve yazarı kutlarım...
Eskiye selam olsun..!👧
BUNLAR BİZİM MEMLEKETİMİZİN GÜZELLİKLERİ VE ÇOK RENKLİ İFADELERLE DÜŞÜRMÜŞSÜN SAYFAYA BAHARI BAHAR KADAR GÜZELDİ KUTLARIM...👍👍👍👍😙