Vebalı Aşk
Seni, sen olduğun için sevebilseydim ve şu hâlinle bu kadar kendimden arttırıp koşulsuz sen diye vermeseydim kalbimden, sen belki de bu kadar yaşamazdın bende.
Cesaretle adım atamadığın her sevda esaretin olur senin. Sana geldim hep ben. Sevmeyen ben olamam. Benden gittin hep sen, bu uğurda beni hak ettiğini düşündüğüm sen olamazsın.
Ben, gönüllü yalnızlığa tav olandım. Eğer sen olmadıysan hiç kimse olmasın diye her gelen geçeni bir hayalin gölgesinde bekleyendim. Sen var mıydın? Ne zaman aşkla sarmıştın kalbimi? Bir çocukluk gülümseyişinde mi? Hiçbir zaman cesaret edemeyişinde mi? Halbuki cesaretti aşk. Burada olduğunu bildiğine bırak her şeyi ben de geliyorum seninle her engele rağmen, üzüleceksek de birlikte üzülelim demekti. Oysaki sen hep benimle bıraktın beni. Bak, yine sabaha dönmek üzere gece… Ben, yıllar yılı bekleyen ve sen hiç gelmeyen. Sen, yara aldıysan da kurtulmak bencilliğinde, ben bir yol ve bir ümit sevildiysem onu öğrenmek derdinde… Bir ümidin yanlışlığı peşinde… Bu gece bitiriyorum seni aklımda. Hiçbir ihtimalin ele avuca gelmez kalp yaramazı sayıyorum. Gelmelerin bile öldürmelere gebeydi. Yaşamak istiyorum. Sen beni bir salise dahi olsa hak etmiş olamazsın. Sadece gözlerinle can verebileceğin bir kalbin her acı ikliminden uzak olmasını sağlamadıysan sen o kalbi hak etmiş olamazsın. Susuyorsun. Susmak, bencilce bitirmektir her vuslat ve her nefreti. Kendi içinde yollamaktır olmayan her şeyi. Biz, birbirimizde tam olsak bile olamazdık. Gönülce konuşmadın hiç. Bir kez olsun sevginle ısıtmadın kalbimi. İçsel hesaplaşmalarımı, durup köşe başlarında seni aciz bekleyişlerimi bitiriyorum bu gece. Artık yokluğun varlığına denk. Olsan da kalbimdeki o her acının merhemi olamayacaksın. Ben yazdım, sen yoktun. Zamanla yokluğunu varlığından çok seven oldum. Ne bir nispet, ne bir intikam, ne bir bekleyiş… artık sana dair içimde bunların hiçbiri yok. Sen, ardıma dönüp baktığımda bir yokluğa ne çok varlık sığdırdım yalnızlığımla dediğim o yaralı kalbimin beni büyütüş sebebi olacaksın. Bundan fazlası artık değil. Çocukluğumun karalanan sayfasından yırtılan ve izi diğer sayfaya bulaşıp buruk tebessümüyle anılan yarasısın. Hepsi bu. Bunca acıya bir gülüş sığdırıp mutlu edemedin ya, sen de ben de birbirimizi hak etmiş olamayız. Veda bile kalmadı sana artık. Kimin toprağıysan onda yeşert kalbinin tomurcuklarını.
Yarım kalmış bir aşkın satırlarda hüzünlü bir anlatımı... Sevda bu iyi tarafları çok daha fazlaysa da işte böyle durumlarda giden sevgililer geride bir yığın acı, yokluk ve göz yaşı bırakarak gidiyorlar. Tabi gidenlerinde neler çektiğini sadece kendileri bilir. Daha başka sevda denizlerine yelken açmak için çaba göstermeli ki mutlaka sevecek gönlüne girebilecek başkalarının da şansı olsun hayatın içinde ve aşkın içinde... Dilara hanım her zaman dokunaklı ve güzel yazıyor kutluyorum içtenlikle...