Veda Busesi
İşim gereği görevli olarak katıldığım bana asır gibi gelen bir günden kesit...
Günler öncesinden belliydi tarih defalarca telkinlerde bulundum kendime yüreğin kanasa da yüzüne yansıtma diye, ama oraya gittiğim zaman hiçte hazır olmadığımı fark ettim.
Uğultular vardı aralık kapıdan gelen. Yüz kişilik bir topluluktu içerdeki ama nedense mahşer yeri gibi gözüktü gözüme. Sanki ressam mutsuzluğun resmini çizmişti. Yitik hayatlar, umutsuz bakışlar, tekerlekli sandalyeyle ilerlemeye çalışan mahzun yürekliler, gözleri görmediği için yardımla sağa sola çarparak yürümeye çalışan bedenlerdi ilk anda gördüğüm. Birçok kelime uçuşsa da beynimde kâğıda dökebilecek uygun kelâmı bulamadım...
İçimde bir çocuk vardı ağlayan ve içimde ki anne feryat ediyordu gördüklerine neden diye... Onlar benimde çocuklarım, kardeşlerim, ağabeylerim ve babalarım...
Kim ekmişti ayrılık tohumlarını bu vatana, hangi kirli zihin döşemişti o yollara mayınları, neden bin bir emekle büyüttüğüm Mehmet'im basmıştı o mayına. Rahmete uçup giden yavrular yüreklere kor ateş salıp gittiler ya yarım bedenlerle geride kalanlar... Yüzü parçalanmış ama mağrur bakışlarından vatan sevgisi silinmemiş güzel yüreklim, sonsuz mavilikleri gözlerinden alıp seni karanlığa gömenler bu toprakta gömülecek bir metre çukur bulabilirler mi acaba?
Bir moral gününde fonda neden bu kadar eza veren müzikler çalıyor. Uğultuların arasından bezgin bir ses yükseliyor 'Şarkıyı ben söylemek istiyorum' diyen... Gözlerimi o yöne çevirdiğimde tekerlekli sandalyede zorlukla kafasını tutmaya çalışan bir et yığını görüyorum. Şarkıyı söyleyebilmesi için mikrofonu tutan bir el uzanıyor ağzına. (Daha sonra öğrendiğime göre yirmi beş yaşında bir teğmen, mayına bastığı için boyundan aşağısı felç olmuş) Bir anda ölüm sessizliği başlıyor 'Hani o bırakıp giderken seni bu öksüz tavrını takmayacaktın, alnına koyarken veda buseni yüzüne bu türlü bakmayacaktın' şarkısı dökülüyor Mehmet' imin sesinden. Yitip giden kollarına mı? Yitip giden bacaklarına mı? Yitip giden sevgiline mi? Yitip giden ümitlerine miydi? Bu veda...
Hiçbir ses yüreğimi bu kadar yakmadı hiçbir veda busesi beni bu kadar acıtmadı. Yüzüme yansıtmayacaktım yüreğim kanasa da ama gözyaşlarım sözünde durmadı. Sen böylesine acı bir veda busesi koydun ya kulağıma Şanlı Gazim benim busem senin o güzel alnına...