Yağmurun Başkentinden
Merhaba,
Bugün kasım sekiz.Yağmurlu kapalı bir havadan,demli çayın gönül pasından iki üç gönül şırpıntısı yazmak geldi içimden.
Işıkları kapattık,perdeleri çektik.Yalnızlığın ve yağmurun başkentinden Arhavi'den ılık,ıssız rüzgarlarla imtihan başladı gönüllerde..
Odunlar hazırlandı,sobalar yakıldı.Kestaneler,patatesler pişirildi.Dedikodular başladı.Soğuklar mektuplarla,yağmurlarla,ağaçlardan dökülen her yaprak misali gün,gün iliklere kadar işlemeye başladı ilmek ilmek..
Ve hoşgeldi kasım,aralık !
Kimisine göre kasımda aşk başka,kimine göre aşkta aralık olmaz.Derleyip topladık bir kaç hikayeyi karşımıza Mahsun Kırmızıgül ve Benim İçin Üzülme çıktı.Mahsun'un
cesaret ettiği projeyi memleketli hayal bile edemedi,hoş oldu,güzel oldu,olacak inşallah.
Kapıyı sert çarpan rüzgarları da unutmamak gerek,aşk geldi.Dedemden kalma ingiliz radyosunu küf kokuları ve hatıralar içinde trt hattıyla çalıştırmayı başardığımın en güzel hediyesi oldu;Seyyal Taner ve bir kış daha geçer parçası.Bir kış daha geçeçek zor,karlı,yağmurlu,yalnız..
Anlaşılan kapıyı çok sert kapattı rüzgar aşk'ta,ne geri dönüşü oluyor bende,yeni kapılarda kilitlli..Kendimi acındırıp duruyorum böyle yazıların kıyıları,köşelerinde nede olsa yalnızlıklar şehrinde bir kaç mektup daha yazmalıydım kendimce..
Adına aşk koyar,sevdanın yedi düvel ateşiyle yanardım..Plakların üstüne düşen hatıralar kadar zordur unutmak,unutulmayı bilmek !
Zaman tohumuna kendini de attıktan sonra,bir yağmur tanesi kalır geriye son bir dilek için,birkaç hatıra daha peşine..
Hoşgeldin Kış,Hoşgeldin Yağmur..
Mektubumu savur be rüzgar,mamağa,çayyoluna..
Ben sevmekten vazgeçtim..O olmayınca..
Yalnızlıklar şehrinden,gönlümün başkentine..