yalan...

Herkes biraz yalanmış inandım, yalnızlıklar bile...
Meğer yalan söylemek ne kolaymış, yalnızken bile...

Bitmek bilmeyen bir kabusa uyanmışım. Adı hayat, eylemi yaşamak... Hangi şahısa çekimlesen ayrı bir cümle kurarmış, biraz hüzün biraz hazmış. Ama en çokta yalanmış.

Yüreğim kolu kanadı kırık beyaz bir güvercinmiş. Yalnızlığımsa siyah saçlı masum bir kız çocuğu... Umutlarım yayları fırlamış kanepede oturan bir ihtiyarmış. Mutluluk denen pembe lolipop elimden düşmüş çoktan, kırılmış. Aslında benim hiçbir şeyim yokmuş oysa bir o kadar da her şeyim varmış. Zaman akmış, ölmüş beyaz güvercin. Hayat akmış, kalkıp gitmiş ihtiyar. Bana sadece siyah saçlı bir kız kalmış. Yanında da çok sevdiği arkadaşı pişmanlık. Sonra kırmızı elbisesiyle öfke oturmuş giden ihtiyarın yerine. İçimde bir yerler yanmış. Çok geç olmuş ama uykusu kaçmış hayallerimin. Başım dönmüş. Tek başınalığım yüzüme tükürmüş. Gençliğimse vazgeçmiş en sonunda...

Şimdi gözyaşlarımla yaşlanıyor gençliğim. Her şeyin yalanlığına bağlanıp, gerçeğin kördüğümünde boğuluyorum. Ruhumun karanlığını daha kaç kelimeyle demlemeliyim? Bilmem ki, daha kaç yalan sevmeliyim...

11 Aralık 2008 1-2 dakika 17 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar