Yalnızlığım
Hayattan acıyı yutkunmak birine aşkla tutunmakla aynıydı. Acının başkentini yazar şairler fakat anayurdundan söz edeni, görmedim hiç! Artık Vika, anayurduydu acının…
Ve gülüşlerim; Acılarımı örtmeye çalışan ağır işçilerim… Kan kardeşiydiler yalnızlığın. Hayatımızda yalnızca ‘Biri’ olsun isterken ‘Yalnız Biri’ oluyorduk istemeden!
Yalnızlık yok oluşumuz değil, yokuşumuzdur aslında. Acıyla el ele ve ağır ağır kendimize getirir bizi. Bu yüzden yalnız bir adam olmayı, yanlış bir adam olmaya tercih ettim hep. Yalnızlığın mahiyetini kavramadan ondan kurtulduğunu sananlardır, asıl yalnızlar! Yalnız kalmayı beceremeyen insan, beraber olmayı da beceremez…
Yalnızlık kalbin derinliklerinde dolaşan ince bir sızıdır. Kimileri için saplantı bir yaşam biçimidir. Saltanat sananlar vardır. Bazen akla zevaldir. Akıllı olana kârdır… Birçok kez terk etsek de onu, her daim yanı başımızda bulduğumuz sadık yârdir. Hiç kimse yalnızlığımız kadar yakın değildir kalbimize.
Oysa yaşamak bile düşle gerçek arasıdır… Ve yalnızlık insanın kendine yürüme fasılasıdır. Yalnızlık bazılarına kederlenmeyi, birçoğuna korkmayı, kimilerine saklanmayı, çok azına da anlamayı öğretir. Tek kötü yanı vardır yalnızlığın; O da ne düşündüğünüzü hiç kimsenin bilmeyecek olması… Belki de yaşayıp yaşayıp tüketemediğimiz tek kavramdır yalnızlık…