Yalnızlık Anatomisi
Eve anahtarla girmeye de alışmalı insan. Anıların birer fotoğrafa dönüşmesine, fotoğrafların göğüslerden inip, anahtarlıkların içinde taşınmasına da.. İnsan gülmeyi, mutlu olmaktan çok, mutsuz olmamakta da aramalı.. Yemeği tek başına yiyebilmeli. Güçlü olmayı tamamen, etrafa yapılan güç gösterilerinde aramamayı öğrenmeli. Unutmayı değil de, asıl onu içine hapsedip, onunla beraber yaşamayı güç olarak görmeli. Mesela sofrayı kimsenin yardımına ihtiyaç durmadan toplayabilmenin de özveri olduğunu idrak etmeli...
İnsan mesela, iç geçirmeli anıların adına. Hiç geçmeyen bir yarayla..
Gururun, kalpten çok akıl yoluyla kanıtlanma olayını silmeli televizyon dizilerinden. İnsan "aşk" diye bir olay kanına girdiği zaman, aklını rafa kaldırmayı öğrenmeli. Ve bir insan bazen, rafların tozlanmasına mani olmamalı...
İnsan mesela, iç geçirmeli anıların adına. Hiç geçmeyen bir yarayla..
Televizyon izlemekten ayrı bir keyif almalı insan. Geceleri sarılacak bir insan aramaktansa, battaniyeyi sıkıca çekmeli kafasına. İnsan, sabahları alarm sesleriyle uyanmaktan ayrı bir keyif almalı.. Gömleğini kendi ütülemeyi öğrenmeli. İnsan sabahları evden erken çıkıp, sahilde bir çay içip, anılarla yaşamayı öğrenmeli...
İnsan en çokta; anıların gizlendiği fotoğraflarla kaplı anahtarları kapıda "unutmamalı.."
İnsan en iyi de, ceketini dost edinmeli...
Tehlikeli sulara yelken açarken, yanında bir tek ceketini riske atmalı...
İnsan belki de, Allah'tan bir şeyler dilemek yerine,
artık yanında olmayanlara, mutluluk dilemeli..
" Bugün öldüm, sevilecek nice sevgililerine, günlerine..."