Yalnızlık Yürür Kumlar
deliyim ya, hak benimdir, kızarım Nevton'a...bembeyazken ışık, elinde bir çark, parçalamış beyazı...tam yedi renk dökülmüş çarkın kanatlarından, saçılmış her yana...
bir gözlere bakarım
bir de çiçeklere
adını bulmak için renklerin
mavisi düşmüş sana...
severim maviyi; genişlik verir ruhuma...odaları kocaman gösterir, gökyüzünü sonsuz...sevgilimin gözleri ne renktir bilemem ama, eminim maviye çalan gridir!..
yağmurlardan ötürü!..
oysa bu kent, kurak...bu kent, çölden düşmüş kum yığını...sokaklar boyu uçuşur iki ayak; bir aşağı, bir yukarı...bilinmeze doğru...
kentlerin kalabalık yüzünde garip bir yalnızlık...gece ve korku sarmış her yanı...uyumuş sokaklar, pencereler, penceredeki menekşeler, sardunyalar,
petunyalar...
ya güneş doğmazsa yarın?
ya kolkola yürümezse sevgililer!
ya biterse hayat!
ne olur bunun sonu!?..
boş verdim her şeyi; ölüyüm artık...ölüler de şarkı dinler...dua yerine geçer...hadi bir şarkı söyle bana; hüzzam olsun...biraz da rast koksun sözleri...
işte o zaman
sıyrılır belki üstümü örten ağırlık...