Yanılgı..!
Düşünce yükünün ağırlığı bedeni ne kadar ezerse ve ayaklar bedeni taşıyamaz hale geldiğinde zihin doluyken,insanın kendi doğru bildiklerinin yanlış olduğunu görünce düştüğü ruh hali nedir bilir misin?
Okuduğum dostluk hikayeleri,aşk romanları, şiirler yada o hüzünlü parçalar nasıl yazılır diye düşünürdüm.Oysa çıkmazlardayken yüreği insanın ve anlatamazken derdini kimseye,kendi eli bile el gibiyken satırlar dost olurmuş insana.
Beni bu denli yıkan,efkarını sigaramın dumanına yüklediğim,yer yer solduğum ve hatta kuru yaprak misali kuruduğum.Her sabah bir hüzünle uyandıran,dimağımda adı yankılanan,sonsuzluğum derken sonum olan...Kimmiş kimin nesi bu bana ayrılık şarkıları dinleten,efkarlı şiirler söyleten.Bir şeyler yanlışmış yada eksik...Ve yine bir şeyler yalanmış,verilen sözler gibi.Hep benim aynım gibi yada bir diğer yanım gibi tanımaya çalıştığım insanlar yalancıymış,yüreğimdeki her kesiğin failini tanıdığımda anladım.
İşte mutluluk,huzur,işte ve işte aşk dediğim...Her yalnızlığımda açarak kollarımı delice sardığım,aslında kollarımın bir tek beni sarıdığını farkettiğimde başladı yaşam yenilgilerim.
Çocukluk yıllarını süsleyen oyunlarından başka yetişkinlerin oynadığı aşk oyunlarını öğrendim her ne kadar ben oynayamasamda.Kocaman bir yanlılgıymış doğru dediğim şeyler.Ve ben hep buzdağının görünen yüzüne bakmışım,asıl yanılgıda buymuş zaten.Her görünen yüzün altında yüzlerce surat yatıyormuş,oysa insanlar her insana farklı maskeyle yaklaşırmış.Tüm bu yanılgıları uyandığımda kavradım...
Ne büyük bir yanılgıymış(!)
Ve ben ne kadar inanmışım...