Yankı
Son gördüğüm şeyin onun iğrenç yüzü olmasından o kadar çok korktum ki
bedenim bir kaya gibi kaskatı kesilmişti.
Nedense şu on beş saniyede iyi şeyleri değil de hep incittiklerimi hatırladım.
Sence doğru olan bu muydu?
Yani sen olsan ne düşünürdün ki?
Dediğim gibi ya da henüz bilmiyor da olabilirsin ya da ben söylememiş de olabilirim,
ölmem için bana on beş saniye kafi.
Kafi ama uzun uzun düşünmek yaşantımı ...
Sanki defalarca on beşer saniyeler yaşamak gibi
pardon ölmek gibi.
Ama daha o çizgide değilim anladığım kadarıyla.
Katilimin her şeyden önce beni bulmasını sabırla beklemeliyim.
Nerden baksam yüzlerce gün hesabı yapabilirim sana.
ya da haftalar ya da yıllar.
Yüzündeki o mayhoş o aşağlayıcı gülümsemeyi düşünüyorum da ne kadar salaş ve bıkkın.
Aslında acımam gerek bu kayıp katile,hem de bıcağı gırtlağımı yavaş yavaş keserken
ölüme adım adım yaklaşırken.
Kaç maktül acır ki katiline ?
Tüm katiller aynı pis şekilde mi sırıtır sırf son gördüğü yüz kendinin ki diye.
Beni öldürürken , and olsun ki o leş yüzündeki gülümsemeyi bozacağım.
Belki de hırsından beni tekrar tekrar öldürecek.
Ama olsun.
Yine de O'na,
O bana acımadan önce acıyacağım
ve belki de şu an yarı baygın olarak üzerine attığı toprak yığınını ona mezar edeceğim.
Belki de katilim beni hiç bulamayacak
...
Ne kadar zavallıca bir düşünce
yankılanıp durdu günlerce
aklımın oynadığı oyunu yarıda kesen katile
meğer ne ağır gelirmiş şu hece
...
Yankılandı durdu günlerce...
katilim... o da acımamıştı.. öyle bir gülümsemesi vardı ki hala kulağımda çınlar son sesleri... ... güzellik yüreğine sağlık....