Yanlış Bir Mayıs Sabahı
Boş yere yazıyoruz. Kısaltılmış cümlelerin ezilmiş iktidar kelimeleri bir balyoz gibi indiriliyor beyinlere... Tarih betiğimizde kalan onlarca ceset imha ediliyor sorgusuzca. İ(h)malat hatası mıydı, düş kuruntusu mu ayıran aynayı hasat tarlalarından? Sanki her mermi bir ölüyü deniyor yaşamak kıskançlığından...
Yıllardır siyasi ve toplumsal hayatımızda büyük olaylara ve kayıplara neden olan 1 Mayıs, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından resmi tatil ilan edildi. Tabii bu tarih sadece ülkemiz için değil tüm dünya ülkeleri için büyük önem taşıyor.
1856 yılında Avustralyalı işçilerin, sekiz saatlik işgünü lehinde çeşitli gösteriler yapması ile birlikte iş bırakma eylemi yapmaları, bu tarihin başlangıcı sayılır. Avustralyalı işçiler tarafından yapılan bu eylem sadece bir kereliğine uygulanacaktı. Gösterilerin amacına ulaşması ve büyük kitleleri etkilemesiyle birlikte her yıl kutlanmasına karar verildi. İşçilerin kitle halinde yaptıkları bu eylemin kendilerinde büyük bir cesaret ve özgüven oluşturması, kısa sürede tüm dünya ülkelerinde yankı buldu. Ülkemizde ise 1975 yılına kadar 1 Mayıs yasal olarak kutlanamadı. Bu tarihten iki sene sonra ise ülkemizde "1 Mayıs anlayışı" tamamen değişik bir boyut kazanacaktı.
Taksim meydanında yüz binlerce işçinin üzerine ateş açılması ve 36 kişinin katledilmesi birçok şeyi değiştirdi. Öyle ki bir sene sonrasında 1 Mayıs, kutlamadan çok matem havasına dönüşmüştü. Bu tarihteki mitingin amacı 1977 katliamının faillerinin bulunması yönünde idi. Günümüze kadar birçok olay ve göz altılarla sonuçlanan 1 Mayıs mitingleri, faillerini geride bırakarak kendine yeni katiller aramaya devam ediyor.
İşçilerin egemen kesime direnişi ve haklarını sorgulaması normal şekilde karşılansa da miting sırasında bazı provokatörlerin birçok araba ve dükkâna zarar vermeleri 1 Mayıs'ın ne denli ürkütücü bir boyut kazandığını gözler önüne seriyor. Önceden sadece işverenlerin önlem almaları gerektiği direnişlerin sonucunda şimdilerde polisler, yoldan geçen insanlar ve çevre esnaflar da payına düşeni yaşamak zorunda kalıyor.
"Bünye açıkları" ekonomide açık ara koştururken yüz metreyi dört deniz milinde alan balıkçı tekneleri ve hane halklarının açlığını bastıran yoğun kar, Ankara'dan dalga dalga vurmaya devam ediyor. Yetkili kişilerin yaşanan ekonomi sıkıntısına rağmen rahatlıkla "geçici istihdam" üzerinde durması durumun vahimliğini gözler önüne seriyor. Üstelik kan emicilerin mürüvvetine olan saygınlığın artarak, derin devlet üzerindeki kisvesini takındığı da rahatlıkla gözlenebilir.
Garipsemenin maksatlı olduğu aşikâr. Hava değişimi yerine "borç değişimi" sebep oluyor bu hastalığa(!)
Siz siz olun kimseye kanmayın.
İyi tatiller...
1 Mayısları yıllardır bu kadar problem yapmanın ve toplumu germenin aslında hiç bir mantığı yok. Kim nasıl kutlamak isterse kutlasın tabi ki çevreye ve insanlar zarar vermeden. Güzel bir yazı kutlarım Gökhan ...👍