Yaprak

Dostum, yaşadığın hayat senin değil!.. Senin diyorlar!.. Yalan söylüyorlar!.. Sadece çok düşleyip, çok yaşıyorsun!.. Ağzınla bacak aran çok ayrık!.. Çok da öfkelisin!.. Kızgınsın her doğuma, dargınsın her ölüme!.. Gördüğün her silüeti inkar etme derdindesin!.. Nefesin ve sesin hara kısraklarını utandıracak boyutta!.. "Onların darphaneleri varsa, benim de para öğütme makinalarım var!.." diyorsun gördüğün her devasa vitrine ve surlarla çevrilmiş 21.yy A.v.m şatolarına!.. Carvantes'in Don Kişot'u senin kadar dangalak değildi oysa!..

Görüyorum ki her şeyden yararlanıyorsun. Hiç bir şeyi de kaçırmıyorsun!.. Tarih, Felsefe, Sanat, Sinema, Bilim, Din, Bilişim..vs hepsi senin!.. Acayip araklayıcısın arkadaşım!.. "Copy-Paste"ler senin en büyük yardımcın!.. Görseller de sırf senin için yaratılmışlar!.. Bazen İsa'dan, bazen Musa'dan, bazen Muhammed'den, bazen de Mevlana, Osho ve Cibran'dan araklıyorsun!.. Reenkarnasyon sırf senin için var!.. Yeri geliyor kah Sufi kah Sofu oluyorsun!.. Medyumluğunu saymazsak beklenen Mehdi sırf sen olduğun için "Ne gerek var!.." deyip hiç gelmeyecek!..

Bir düşün!.. Her gün gözünün önünden sıvışıp giden bu buğulu aynada hangi "sır" sensin?.. Düşün!.. Düşün; bir cümlenin içinde kaybolmayan, varlığı ile anlamlara anlam katan hangi "bağlaç" yada "edat" sın ki daha "ilk merhaba" dan hemen sonra üç beş kuruş etmez güncel bilgilerini yamalayıp yamalayıp duruyorsun o güzelim temiz, saf suratlara?.. Ne kadar kendinden emin, ne kadar da kandırıkçısın!.. Kaderinden kurtulamayan "kader cambazı" ya da yaralarını okşatan "sefil ayna hokkabazı" sın!..

Aşkın boyunu aşmış kuzum!.. Bedeninden haz çiseleyen gece yarısı sırtlanları gibisin!.. Azıcık mola ver, soğut pistonsuz motorunu!.. Yücelttiğin, yere göğe sığdıramadığın tanrı/ların seni çoktan unuttu!.. Terk etti!.. Hala anlamıyor musun?..

En büyük felaket senin doğumunla başladı!.. Farkında değil misin hala her doğum kutlamasının bir ölüm anması olduğunun!.. Tatsan ne olur, tatmazsan ne?.. Bakıp ,gülümseyerek geçtiysen ne ala..

Evrenin şiiri vardır!.. Şiirlerin evreni değil!.. Canın istese de okuyacaksın istemese de!.. Dokunacak bir yerine!.. Kanatacak!.. Kanatacak ki altıncı gün tamamlanıp yedinci güne gelesin!..

Sen de biliyorsun ki "kan" ile "merhamet" aynı yerde oturuyorlar!.. İyi dost olmasalar da ara sıra birbirinin küllerine muhtaçlıkları olmuştur!.. Birinden biri aç ise diğerini uykunun tutmadığı söylenir!.. Göz torbalarının çalışma sistemi ile damarların çalışma sistemi aynıdır!.. Ol'a karşı en hızlı "tastik Amin'cileri"dirler.. İkiside topraktan yüksekte oldukları halde en hızlı toprağa düşerler!.. Büyük bir ihtimal canlı türlerinin ortak DNA'sı "Kan ve Merhamet" tir!..

Dostum, her gün renkli ekrandan budandığın için ya da Sosyal Medya'da beğeniler ile kutsandığın için pek görmüyorsun daha çocukken devşirildiğini!.. Önün, arkan-sağın, solun sobelenmiş "Selfie Kabiristanı"!.. Hiç bir mermer beyazdan değil!.. Tarihler hep güncel olduğu için kimse Fatiha okumaya bile kıyamıyor!..

Hiç düşündün mü?.. Yapraklar ağaca küstüğü için mi dökülüyorlar yoksa ağaçların çığlıklarına mı dayanamıyorlar?.. Cevabın okul kitaplarından öğrendiğin kadarsa yanılıyorsun dostum!..
Yaprağı görünce hangi ağaçtan olduğunu tanırsın. Ağacı görünce hangi yaprağı vereceğini değil!.. Bu demek oluyor ki senin varlığının tanınması yapraklarından, meyvelerinden, ürettiklerinden ibaret.. Seni diğerlerinden ayırt eden bedenin değil!.. Kaşın, gözün-boyun, posun değil!.. Senin suretinde senden milyonlarca kez milyonlarcası vardı, var olacak da.. Fiziksel özelliğin seni asla tanınır, bilinir kılmayacak!..

O halde bırak dökülsün yaprakların.. Çığlıklarınla, hazlarınla ve aşklarınla, ürettiklerinle yenilen her mevsim.. Seyretsin benzerlerin seni..
Unutma dostum!.. Bedenin kaderinse yaprakların kaderin değil!..





Amel Defteri Notları
Kundu/Antalya 2014

15 Nisan 2014 3-4 dakika 61 denemesi var.
Yorumlar