Yaratılmak İstenen Toplum ve Gençlik
İki saatlik bir kitap okumanın ardından, ihtiyaçlarımı karşılamak için (Evimiz müstakil iki katlı olduğu için) aşağı indim. Saat gecenin on ikisi yani gece yarısı.
Karanlığın ve sessizliğin yeryüzüne hakim olduğu, gün boyu çalışanların yorgunluktan kendilerini yatağa attığı ve karanlık uykularına daldığı bir zamanda bizim ev hali hep beraber televizyonun karşısına oturup izledikleri dizinin tekrarını izliyorlardı.
Hayretle onları izlemeye başladım. Ben onlara hayret içerisinde bakarken onlarda diziye hayret ile bakıyorlardı. Geldiğimi bile farkına varmayan ev halkını dikkatlice gözlemledim. Görsel medyanın toplumu nasılda kontrol altında tutuğunu nasıl dizayn ettiğini en çıplak şekilde görebiliyordum.
Ailemin bu olağan dışı hali aslında toplumun ne kadar vahim bir duruma sürüklendiğinin göstergesidir. Evet bu bir gerçeklikti toplum veya toplumlar kendi gerçekliğinden kopuk sahte ve sanal bir gerçekliğe doğru itiliyor ve bu da toplumun ilerici bir düzey değil modern bir yaşam değil adına sözde modern dedikleri sahte bir yaşama hazırlamak ve gördüklerine sadece gördüklerine inanmalarını sağlamak amacı ile yapılan kirli ve sahte bir oyundan ibarettir.
Kitap okumayan birey veya toplum yaratılmak isteniliyor. Tv'lerin programları %90'ı dizilerden, magazin programlarından oluşuyor çok nadir bir şekilde kültür-sanat, edebiyat işleniyor (ama tabi bazı duyarlı Tv'lerde.)
Toplumu kendi yaratıkları gerçeklikten uzak toplumların kültürleri, inanışları ve geleneklerine hakaret edici sözde modern yaşamı aktarmaya çalışan sahte senaryolarla bireylerin kişisel yapılarını değiştirip düşünemeyen, mantık üretemeyen yaşamlarını kahvehanelerde ve İnternet de tüketen marjinalleşen bir gençlik yaratılmak isteniyor. Alternatifsiz bir yaşam yaratıp körleten
'DEVE KUŞU POLİTİKASI''ile toplumu kendi teriminden, tarihinden, kültüründen, gerçekliklerinden uzaklaştırıp kendisi ile çelişen yaşamı salt sanal bir gerçeklik olarak kurmasını amaçlayan bir politika.
Toplumlar kendi kültürleri ve gerçekliği ile vardırlar ve yaşarlar. Toplumu ilerleten okuyan ve pratiğe sokan gençliktir. Gençlik toplumun temel dinamizmidir bu dinamizmi alternatifsiz bırakıp okumaktan ve kendi gerçekliğinden uzaklaştırmak istiyorlar.
Okumak yaşamdır, aydınlıktır ekmek ve su nasıl insan için elzemse okumakta toplum için bir elzemdir.
Sayın Serdar yazarım! Düşüncelerimizde yara açan bir konuya değindiğin için tebrik teşekkür eder ve kutlarım. Türk insanı kabuk değiştirmektedir ruh değil.Güven yok olmuş, düzen yok olmuş, ahlâk yok olmuş, yalan dolan mübah hale gelmiş, karakterler sukut etmiş, ilkeler terk edilmiş, geriye dönüşü teşvikte sermaye yarış halindedir.Halk hâlâ gazel okumakla meşguldür. sanat yok,iş yok,lüks yaşam sarmış her aileyi bütçe zorlamaya başlamıştır -----------Caddeler sokaklar d o l d u araba, -----------Komşu komsuna demez merhaba. -----------Camiden çıkıyor, g i d i y o r bara -----------Ne Müslüman belli, n e Hıristiyan.
Sevgi ve selâmlarımla.
Toplumsal yozlaşma her kesime bulaşıyor zaman zaman arabesk bir kültür yaratılıyor gerek basın yoluyla gerek televizyonlar yoluyla insanlar memleket meselelerini düşünmesin, kafa yormasın istiyorlar sonrada çivisi çıkmış bir toplum yaratılacak. Uyanık olmak lazım Türk İnsanı olarak. Güzel bir yazıydı kutlarım...👍