Yaşama Sanatı

Aslında ben insanları seven, yardımsever biriyimdir. Ama aşağıdaki yazıyı okuyanlar, benim insanları sevmediğimi düşünecekler, biliyorum. Bazen bütün insanları çok severken, bazen de herkese sinir olduğum anlar oluyor. İşte o sinir olduğum anlarda yazılmış bir yazım. Kızgın ve sinirliyken daha sık ilham geliyor bana.
*İki cümleyle anlatabileceği olayı, bir saat uzatarak anlatanlar var ya; hani sizin çevrenizde de vardır mutlaka. İşte o insanlar çok yoruyorlar beni.
*Hani sürekli kayınvalidelerinden, eşlerinden, görümcelerinden, patronlarından... şikayet edenler var ya; Sizin çevrenizde de vardır mutlaka. Çok sıkıyorlar beni.
*Hani sürekli parasızlıktan ağlananlar var ya; ya da paralarıyla, mallarıyla övünenler var ya; işte onlara da dayanamıyorum ben. Bir de, hep zengin dost ararlar. Orta halli insanları küçümserler ya, hiç tahammül edemiyorum böyle insanlara.
*Bir de sürekli övünenler vardır. Kimse ondan daha güzel yemek yapamaz, kimse onun çocuğu kadar çalışkan değildir, kimse onun kadar güzel şiir okuyamaz, kimse onun kadar güzel.... yapamaz. Böyle insanların yanında fenalık geliyor bana.
*Bir de sürekli birilerini çekiştiren var ya çevremizde. Birilerinin kusurunu arayanlar, hiç yakışmıyor böyle hareketler insanlara. Yanında bir şey söyleyemezsin, gider yedi mahalleye anlatır bazıları. Mutlaka vardır bir-iki arkadaşınız böyle. Onlardan da çok korkarım ben.
*Çok pintiler beni sinir ettiği gibi, çok har vurup harman savuranlara da tahammülüm yok hiç bir zaman.
*Çok müslüman geçinip, her ahlaksızlığı yapanlar var ya, kendisi aldattığı halde, aldatanları kınayan var ya, kendi inancı olmadığı için, inançları olanları kınayanlar var bir de, onlara da tahammülüm yok aslında.
*Doğal olmayan, yapmacık davranan insanları da sevmem.
*Bir de çok marka takıntısı olanlar vardır. Kendileri gibi markalı giymeyenleri beğenmezler. Delirtiyor böyleleri beni.
*Çok gereksiz konuşanlar, kimseye ön vermeyenler, saçma sapan şeylere gülenler, selam verince almayanlar, bir mağazaya girince asık suratla karşılayanlar, evine gidince hoş geldin demeyenler, sürekli argo konuşanlar, bir de öküz altında bızağı arayanlar vardır, her lafı yanlış anlayanlar, gereksiz yere küsenler...öyle çok ki beni sinirlendirenler.
"Kusursuz dost arayan, dostsuz kalırmış." Hiç birimiz mükemmel değiliz biliyorum. Bir de bir Çin ata sözünde şöyle diyor: "Dünyada kusursuz iki insan vardır. Biri ölmüştür, biri de doğmamıştır." Ama gerçekten tahammül etmek çok zor. Yoruyor bazı insanlar beni. Yalnızlıkta çok zor aslında. İnsanın kafa dengi bir iki dostu olmalı mutlaka. Ama genellikle, beğenmiyoruz, hiç birimiz birbirimizi.
En iyisi hayatı ve insanları çok ciddiye almadan takılmalı öylesine. Hayat paylaşılınca güzel. Armudun sapı, üzümün çöpü demeden, yaşamayı becebilmenin adı "Yaşama sanatı" olmalı galiba.
Sevgiyle kalın.

22 Şubat 2017 2-3 dakika 76 denemesi var.
Yorumlar (3)
  • 7 yıl önce

    Sıdıka hanım denemeniz mükemmel. Mükemmelik iki açıdan, öncelikle belirteyim sözü eğip bükmeden direkt söylüyorsunuz. Katıksız, riyasız, çok hoş tatlı bir üslup. İkinci mükemmellik fikirlerinizin güzelliği, özgünlüğü. çok hoş. hani denir ya alın benim gönlümden de o kadar. adeta benim iç sesimi betimliyorsunuz. Emeğe ve sanata saygımla esenlikler.

  • 7 yıl önce

    Teşekkürler.ud83cudfbb😙👧😫😊

  • -- Hayırlı akşamlar, Sayın Sıdıka hanım, gerçekten de yazınız kızgınlık bıkkınlık ve öfkeli bir zamanda yazılmış. İnsanlar bu hallerinde bazen daha gerçekçi olurlar sizde bu kızgınlıkla yazmış olduğunu bu eleştirel yazınızı kutların. -- Her insan kendi kendisini taşıyamaz ve ne kadar yaşı vede bazı hallerde mevki ve çevre sabi olursa olsun rüşt-ünü ispatlayamaz ya sizin tamda bunları anlatmışsınız çok güzel bir eleştirel bir o kdarda düşünülmesi gerek yazı okudum kutlarım saygılar.