Yaşamakla Birdir Ölüm

Adını dahi duyunca tüyleri diken diken eden bir durum, bedenin buz, ruhun bir kuş hali 'ÖLÜM'...Yaşam, kıyasıya bir mücadele; ölüm ise bu mücadelenin kaybedilmiş, sesin sessizliğe, hareketin imkânsızlığa dönüştüğü hal.

Biz insanlar,sonu ölüm olan bu yaşam savaşının sonsuzluk kahramanıyız.Akıbetimizin ölüm olduğu şu dünyada neleri unutmuyoruz ki?Bir birimizi çıkarlarımız doğrultusunda üzüyor,güçsüzleri eziyoruz.'Her şey bir insanı sevmekle başlar' tabiri sadece sözde kalıyor.Sevgiyle başlayan muhabbetimiz nefretimizle sona eriyor.Sık sık insanları anlamadığımızdan,anlaşılamadığımızdan yakınıyoruz.Ne acı ki bir insanı anlamak için gerekeni yapmıyoruz.Sürekli empati kurduğumuzu düşünüyor fakat kurmaya çalıştığımız empatiyi doğru bulmuyor,daha doğrusu kendi doğrularımızdan başka doğru görmüyoruz.Durum böyle olunca herkes yanlış,biz doğru oluyoruz.Oysa ne kadar zor olsa da bir insanı anlamak,en azından anlamak için gereken uğraşı vermek bir çok yanlışın yok olmasına sebep olmaz mı?...

'Yaşamakla birdir ölüm' peki her adım atışımız ölüme biraz daha yaklaşmaksa her geçen gün yaklaştığımız,vakit dolduğunda girdabına kapılacağımız ölüm bizi neden uslandırmaz? Neden arkamızda birçok kırık kalp bırakıyoruz.Neden her an kapımızda bekleyen ölüm varken insanları sömürürüz.Kaldırdığımız cenazeler, ölümü hatırlatan hastalıklar ve daha birçok şey... Hiç mi hatırlatmaz ölümü bize?Aslında hatırlatır fakat bir anlıktır musibetlerin etkisi.Kısa bir süre sonra unuturuz her şeyi.Geride unutulmayan, kırılan kalplerdir.İnsan kalbini kıran, onu üzen insanı unutamaz.Çünkü kırılan kalplere yama vurulmaz kalp kırılmıştır.Ölüm her an peşimizdedir.Azrail'in nefesi ensemizi yakar.Ne zaman öleceğini dahi bilmeyen insan, birçok yüreği öldürür.Bir gün Azrail keskin kılıcını geçirir boğazımıza, hayat kısa film kareleri halinde hızla geçer gözlerimizin önünden... Pişmanlık duymak için dahi zamanımız yoktur. Ruhumuz ayrılırken vücuttan, bizde ayrılırız bütün dünyalıklarımızdan.Kırdığımız kalpler taşır naşımızı omuzlarında. Sesin çıkmadığı bir durumdur ölüm. Bir teşekkür etmek bile imkânsızdır toprağın altına çürürken beden, biz birkaç metre altındayken toprağın akışına devam eder dünya.Toprakta kırdığımız kalp parçaları batar vücudumuza...

Biz insanlar cam kırıklarıyla dolu hayat yolunun neferleri! Gerçek şu ki; öleceğiz kalp kırmak niye? İyi bir insan olarak anılmak için, sevgiyle dolu bir yaşam için kimseyi üzmeyelim. Henüz nefes alırken 'ÖZÜR' dileyebilelim.

Ha üç gün önce ha beş gün sonra
Geldiğin gibi gidişin.
Nereye gittiyse anan baban
Peşinden kardeşin.

(Ziya Osman Saba)

16 Ocak 2011 2-3 dakika 15 denemesi var.
Yorumlar