Yaşanmış Hikaye -Garip Osman
Bir kervan kalkar köylerden kentlere
Yolcular bilmezler yolları bilinmezliklere
Dumanı hep eğri tüter bacalarının
Kahır ve çileye açılır kapıları çoklarının
Gariplerin dağlarında hüzün bulutu eser
Yorgansız döşeklerine geceleri serer
Yüzyıllardır bu böyledir değişmez kaderleri
Osman gibi tükenir gider niceleri
Tükenir tabi tükenmez mi hiç...
Çile hamurunun yoğrulduğu İstanbul'un varoşlarına yolunuz düşerse,yokluğun
Yoksulluğun göstergesini bulursunuz
Osman garip bir köy çocuğu.Malatya köylerinden birinde doğmuş.Büyük şehir nedir bilmez.Bir tek askerliğinde ayrılmış köyünden.Askerlik dönüşü, anası çekmiş dizinin dibine.
'Oğul gayrı evlenmenin zamanıdır; seni everelim bizim ocağımız da şenlensin.'demiş. Ana sözü ata sözü elbette.Ama geçim öyle kolay mı ki.Tarla takım hak getire.Şu kapı senin bu kapı benim.Irgatlıkla iki can zor doyar.Üç günlük yiyecek ancak çıkıyor,sonrası yok.
Osman günlerce düşünür ve sonunda anasının karşısına çıkar.'Bak ana, ikiydik üç olalım diyorsun.Elde avuçta ne var ki düğün tutalım.İzin ver ben gurbete çıkayım.Üç-beş kuruş biriktiririm.Bir de tarla alırız.Eker biçer geçinir gideriz.'Anası önce razı olmamış ama Osman haklı.'Yolun açık olsun oğul'diyerek Osman'ı yollamış İstanbul'a.
İstanbul kimlere kucak açmadı ki,Osman'a açmasın.Ama ekmek aslanın ağzında.Sokaklar işsiz dolu.Osman elinde adres hemşerisini bulur ve kendini teslim eder.Bir gün,beş gün,bir ay.Değişen bir şey yok.Üç kuruş biriktirip bir yana atmaktan öte,elindekiler de biter. Sıla özlemi bir yandan,yük olma derdi bir yandan.Bir de yalnızlık sarar ki duyguları.Eh! ...Milyonluk bir kent.Bir tek de Osman.Yollar sokaklar insan seli.Herkes şen,insanlar şakrak.Bir tek Osman garip.Üstelik kış bastırmış kar fırtına aman dedirtmez.
Osman'nın umrunda değil.On dönümlük bir tarla var ki gönlünde.Şöyle güzelinden,sulusundan.Taşı eksen biter cinsinden.Osman arada bir karlara dalıp çıkıyor.Umrunda mı sanki.O şimdi köyünde.Elleri kolları dolu.Anası karşılıyor.Sarmaş dolaş.Tarlalardan tarla beğeniyor.On dönüm.Bir ekin ekiyor.Bir ekin ki.Şimdiye kadar görülmemiş.
Osman yoruluyor.Ter alnından şıpır şıpır damlıyor'ter, ter'diye söylenirken buz gibi havayı hissediyor birden.Nereye gelmiş,nasıl gelmiş bilmiyor.Milyonluk kentte bir başına.Üstündeki karları silkeleyip bir saçak altına çöküyor.Yarım kalan hayallerine devam etmek istese de,derin ve sonsuz bir uykuya yenik düşüyor.
Bir tek İstanbul bölüşüyor Osman'nın ölümünü.Utanıyor insanlık adına,utanıyor çağın adına.