Yaşayarak yaşatmaktan daha güzel ne olabilirdi ki...
Sonbaharın hüzünlü uğultularından geçmiş bir serzenişti aşka dair yüreğimi ıslatan...
Yüreğinde gözyaşlarına ve hıçkırıklara boğulduğunu o zaman fark ettim ben işte...
Sararmış yapraklarla yüzümün bir örnek olmalarına bile aldırmadan aylarca,hayata direnmeye ve tutunmaya çalışan serçe kuşu misali,sessiz çırpınışlarıma ve sükut etmiş çığlıklarıma ben bile kulaklarımı tıkamıştım farkında olmadan...
Hayatımdaki gökkuşağı,yerini alacakaranlıklara bırakıp terk-i diyar eylemişte ben görememişim...
Yüreğim avazı çıktığı kadar bağırırken ; etrafımdaki herkes duymuş,benim için gözyaşlarına boğulmuşken,ben imgeler aleminden uyanıp yardımına koşamamışım...
Aşka dair tüm notaları kulaklarımdan yüreğime köprü eylemiş,ezgileri düşlerimdeki yürüyüşlerimde yola vurmuşken Tahir ile Zühre hikayesini kurup durmuşum zihnimdeki karmaşada...Sevda üstüne ölüm destanları kurmak ne kadar doğruydu peki?Sevda yüzünden ölmek ayıp değil evet ama yaşayarak yaşatmaktan daha güzel ne olabilirdi ki...
Bir kere gerçekten sevdalandı mı yüreğin,üzerine yüz kilitte vursan,temiz bir yürek sahibinin küçücük bir dokunuşuyla yüzü de ardına dek açılır,aşk sonsuzluk özgürlüğünde dolu dizgin koşan bir kısrak misalidir artık,durduramazsın...
Deniz Demir Şahin
1 Eylül 1999
Yaşan bilir beni yaşamayan anlamaz....
Yaşananların hatrı saklıdır bende....
Yüreğinize sağlık çok etkilendim kaleminiz daim olsun
Sevgiyle.