Yazın Dünyası
Anlamak mutlu eder insanı, öğrenmek de öyle. Birisini anlarsınız ya da bişeyleri anlarsınız. Somut, soyut farketmez hepsinin de anlam vardır. En güzel anlamlar yaşanmışlıktan çıkar. Bir de kalpten gelen söylemlerden. Bunu empati ile yaparsak, yani anlama işini daha çok iz bırakır bizde. Bişeyler öğreniriz. Zaten herşey bir tecrübe değil midir? Öğretmendir yani. Yazı da yaşıyorsa bizi daha çok mutlu eder. Bazen meraktan okuruz, bazen zaman geçirmek için, bazen alışkanlıktan. Okumanın ve yazmanın ucu bucağı yoktur. İş olarak okuyanlar da vardır ya o başka. Mesela eleştirmenler.
Yazılarıma yorum almak mutlu eder beni. Birilerini etkilediğimi anlarım o zaman. Demek ki yoruma değermiş derim yorumlar kötü bile olsa. Hepten olumsuz yorumlar ise şevkimi kırabilir. Sanıyorum birçoğumuz benim gibidir. O yüzden yorumlarımızı esirgemeyelim. Yorum yazmak da insanlarla paylaşmaktır. Etkili yorum yazmak ise bir yetenek. Herşey sağduyudan çıkıyor, erdemden çıkıyor sanıyorum. Tabi bunları yazarken kendimi amatör saydığımı da belirtmek gerek. Yani amatörlüğün ilk basamaklarında.
Hayat öğrenmektir. Yazı ise hayattan bir hüzmedir. Heyecan, yaratıcılık, öğreticilik, sunum güzelliği, güzel yazının ayrılmaz parçalarıdır. Yazıyı bu kadar dar bir alana sığdırmak istemem yani çok boyutlu, sınırsızdır; dediğim gibi.