Yazmasam Olmaz Evet
Çatlarım hem de ortadan ikiye ayrılım. Yazmasam olmaz. Her şiir bir yolculuk benim için. Gezilebilecek o kadar güzel yerler var ki, her şiir ayrı bir yere gidiyor, bazen sonu geliyor, bazen sonu gelmiyor. Bazen çıkmak sokak çıkıyor, ilk dizede takılıyorum. Takıldıklarımı da seviyorum aslında. Onlar da diğerlerinden farklı ve farklı güzeller, tek dizeye sıkıştırılmış bir yol, bir duygu, bir hayat gibi. Tek hücreli, çok gibi...
Yazmasam olmaz, çünkü; en büyük dostum Şiir, okumasam da olmaz. Okumasam da meraktan çatlarım, yine ortadan ikiye ayrılırım. Yani olmaz. Eksik kalırım, eksik hissederim. Bazen ömrümün yetmeyeceğini hissediyorum okumaya ve yazmaya. Çünkü o kadar çok şey var ki yazmak için. Okumak da yetmeyecek. Okunması gereken bir sürü kitap var, bir sürü şiir var. En çok okurum, en fazla yazarım. Yazmasam olmaz...
Ben en çok vapurda yazmayı severim. En çok Beşiktaş vapurunda. Aşk'ı ilk orada bulmuşum gibi gelir bana. Yine yazacağım Beşiktaş vapurunda ve Beşiktaş Vapuruna... Dalgaların sesi en güzel şarkıları söylerken; yazmayı çok severim. Gün batımında mesela, Kız Kulesi'nin tam karşısında, Güneş tam da terk ederken Kız Kulesini, geldiği gibi giderken yazmayı severim. Çünkü Kız Kulesi en çok o zaman yalnızdır. Yalnızlığını unutturmak isterim ona.
Geceleri kapandığım odam da yazarım. Gece hiç susmaz kelimeler, yazacaklarım da yazdıklarım da yetmez. Ellerim yorulur, kalemim tükenir, gece tükenmez. Karanlığın içinde bir aydınlıktır yazmak. Başlarken biteceğini bilemeyiz hiçbir zaman. Yol gibi, ne zaman karşımıza ne çıkacağını bilemediğimiz gibi. Başlarken şiirin sonunu bilemem hiç. Dahası başladığım gibi devam etmez dizelerim. Bana hastır sanki, bana özel. Zaman zaman unutsam da yazdıklarımı aslında içimde bir yerde hepsinin ayrı ayrı hikayesi vardır...
Unutamam ...
Gece bu kadar karanlıkken, bu kadar yalnızken insan, Gece'yi unutturan Güneş bütün ihtişamıyla (Gece sanki hiç olmamış gibi) doğarken yazmadan olmaz. Güzellikleri yaşayarak değil de, yazarak öğreniyor insan ve hüzünleri de. Yaşarken unutabiliyor bir zaman sonra, hatta bazen yaşar yaşamaz unutuyoruz. Ama yazarken bir kez daha üzerinden geçiyoruz. Duygular daha bir belirgin, elle tutulur hâl alıyor.
Siyah'ı yazarım en çok. En gizemli renktir o, ve her rengi içinde saklar, Siyah gecedir. En güzel gece yazılır. Yazmasam olmaz, evet! Çünkü rahatlayamaz Ruhum. Özgürce atlayamaz en yükseklerden, bırakamaz kendini boşluğa. Bedenlerimizin özgür olamadığı boşluklara erişemem o zaman ruhumla.
Gürültülü şehrin çıkmaz sokağında yaşıyorum. Bazı şiirler gibi çıkmıyor sokak. Ahşap evlerin arasında. Hızlı hızlı geçiyorum camlarda saksı olan evlerin önünden. Koşturmaca hep bu şehir. Koşturmazsan eğer, ezilirsin ve kendine bile yetişemezsin. Dinlenmek için, dinlemek için bir mucizeyi bekliyorum. Bu yüzden yazıyorum. Kalabalığı susturmak için, kalabalıkta kendimi kaybetmemek için. Kendimi bulmak için. En çok yazarken tanır insan kendini...
Yazmasam olmaz... Bu kadar yaşıyorken, bu kadar canlıyken, bu kadar kitaplar varken, kağıtlarımız henüz tükenmemişken, kalemlerimiz susmamışken yazmadan olmaz. Kelimeler çoğalırken, bir sürü ilham perisi fink atarken etrafımda yazmadan olmaz...
Yazabilmek güzeldir, hele şiir yazabilmek bambaşkadır,
Okuyabilmek kadar...
İlham Peri'leriniz bol olsun
Yirmi Bir Haziran İki Bin On İki 14 20
Yazmak basit bir eylem değil aslında. Hem de o kadar kolay değil. Al kalemi eline bir şeyler karala. Önce bilgi sahibi olmalı sonra o bilgiyi destekleyecek başka bilgilere ulaşmalı. Kendini aşmak biraz, biraz duygu ve düşünce yoğunluğu. Sıkılırız yazarız, seviniriz yazarız. Hüzünlenir yazarız. Duyarlıyız çevremize ve insanlara. İyi ki yazıyoruz iyi ki duyarlıyız ya olmasaydık?👍