Yedi Denizler Ülkesi

Ben hep sonbahar ve zemheri kış yaşadım. Ne yazım oldu, nede baharım. Baharı hep anlatılanlardan dinledim. Hep özlemim, merakım oldu, nasıldı baharda yaşamak?
Bir bilinmez, bir büyük muammaydı, ulaşılmayanın özlemi de büyük olurdu ya. Oysa ben baharı görmesem de çok sevmiştim diyemiyordum...
Zemheri kış yaklaşıyordu gönlüme, bunu hissediyor, tedirgin oluyordum. Ümit yok değildi, hani bu sefer belki olurdu kışın ardından bahar.
Sonbaharın son demleri idi yaşanan, gönlümün çınar ağacı kızıla çalan yapraklarını dökmeye başlamış düşen yaprakları rüzgar savurmuştu. Çınar ağacının altında kırık bir iskemle, üzerinde eğreti ben. Düşen yaprakları rüzgar yüzeme vurup savurdukça görüyordum düşen her bir yaprakta kaybedilen onca umudu.
Bu düşen yapraklar habercisiydi kara kışın. Bu sefer hepsinden sert geçecekti zemheri, bu sefer hepsinden çok kırılmıştı gönlüm.
Yenilmişliğin verdiği ağır yük kırık iskemlemim üzerinde durmamı zorlaştırıyor, zorlaştıkça yorgun gönlümü daha da çok yoruyordu. İmkansızlıklar peşinde koşmaktan bıkmış usanmış gönlüm yara bere içersinde perişan bir haldeydi.
Kurumaya yüz tutmuş ısırgan otlarını gördüm, avuçlayarak sürdüm gönlümün yara berelerine. Açım artmış yüreğim yanmaya başlamıştı. Bu acı kesermiydi ki beni, nadan gönüllü hoyratlar karşıma çıktıkça.
Bir kilit bulmalıydım gönlüme, zıvanası büyük anahtarı kayıp.
Yıkılmış tüm hayalleri, umutları içersine tepiştirip kilitlemeliydim.
Görülmesin yenilmişliklerim, görülmesin kaybedişlerim. Esrarlı bir perde örtmeliyim üzerlerine ve sahte bir gülüş eklemeliyim ön söze.
Şaibesiz bir ömre yelken açmanın vaktimiydi gelen?
Sahi var mıydı yalan sevdaların olmadığı yedi denizler ülkesi?
Hani sonbaharın güzel, zemheri kışların olmadığı, cıvıl cıvıl kuşların ötüştüğü, rengarenk çiçeklerin hiç dallarından koparılmadığı. Firari duyguların yaşanmadığı, yedi denizler ülkesi...

02 Eylül 2012 1-2 dakika 7 denemesi var.
Yorumlar