Yemin
Acılarını dezenfekte etse de yaralarının kabuğunda bir iğneye batıyor yine de kalbi. Diker sanıyor kalbe ihanet olan günleri, örter sanıyor gözlerini kapattığı vakit aklına geleni. İhtimal buzunda kırılıyor bir şekilde insanın kalbi…
Kalp, yaya geçidinde ezildiği arabaların kornasında canlanırken gözlerini özlediği o insanı istiyor bir şekilde. Kalp, budala ve cehalet toleranslarında gecenin pususuna bir delilik bilet ayırıyor hep.
Sesi, buhran sokağının anons geçen özürlü melodisi şimdi…
Gözleri, başka gözlerin soru soran adresi; yol ise kavşakta aşkın gözlerinden enjekte edilmiş nefret objesi…
Çıldırıyor ve kalp; delilik değil mi çıkmaz her sokağın aşk zili? Çaldığında kapıyı açan yalnızlık ise yaz kış demeden bereleri taktırırken mutluluk kışlıklarının anasını ağlatmaz mı? Hep üşürsün, yalnızca.
Yine çıldırdı. Delirmenin vuku parodisi! Kirpiklerinin gözyaşı dolu son muayenesi…
Kalbin dipnotu özüne dokunuyor ve bak ne diyor; Ölürsen uğrarım. Kahverengiyi aşkla, yokluğu renksiz yaşamaya alıştığım her şiddetin kaçık nefeslerinden yine sana...
Bendeki sonsuz kredinin üstüne ayakkabımla bastım, ezdim kredisi sonsuz olan o kalbini.
Seversen eğer birini; ezik kalbinin ‘ben’ den izi olacak.
Ben, kalp; namusumun üstüne yemin ederim.