Yeniden Sevmek
Kalbinizin küt küt atmadığı, elinizin ayağınızın dolaşmadığı sevdiğinizin gözlerinde, sesinde ve yüzünde can bulmadığınız günleri söküp atın. Çünkü o günler, hiç yaşanmaması gereken günlerdir aslında. Sonra bir ara dönüp bakarsınız, el ele sevgililer aşklarını tazelercesine öpüşmeler... Ama siz yalnızlığınızla kenar mahalleden çıkıp bir üst mertebeye erişmenin hayalini kuran genç kız/genç delikanlıyı oynarsınız. Birileri sevgilisiyle konuşur telefonda, kimileri yanındadır o an; adeta ruhunu çeker içine, bir bütün olur iliklerinde...
Siz yine yalnızsınızdır. Ne beklediğiniz bir sevgili kalmıştır, ne kalbinizi titreten tek bir isim ne de boşlukların doldurulması adına sizi heyecana saran yeni bir seçim... Artık hiçbiri yoktur bunların. Siz âşık değilsinizdir. Hayatta her şey aşk mıdır, âşık olmaktan mı ibarettir peki?
Hayır tabi ki de! Ama aşk, insanı güçlü kılıp hayatın zorluklarından sıyırırcasına bir kez daha hayata bağlar. Yaşama sevinci katar, gözlerinizi açar açmaz aklınıza sevdiğiniz gelir, telefonunuzda bir 'Günaydın' mesajı, yüzünüzde tatlı bir tebessüm... Onun sesini duyduğunuz evrende her şeyi erteler, yaşamı ikinizin adına yudumlayıp, ikinizin adına içersiniz.
Bir başka insanla konuşmasını bırakın bir başka insanı sizi gördüğü gibi görme ihtimâli bile sizi delirtir, adeta çılgına çevirir. Aşkı onun gözlerinde onun dudaklarında onun sesinde ve onun yüreğinde tüketmek değil, üretmek istersiniz. Evlilik hayalleri kurulur, gelecek için planlar yapılır ve hepsinde o vardır...
Bazen de olmaz, 'O' insan değildir hayatınızda sizinle birlikte ilelebet olması gereken insan... Siz artık ne bir ergen gözüyle, ne gençliğe tamamıyla adım atmış birinin gözüyle görmezsiniz hayatı ve hayallerinizin tozu da pembesi de gitmiştir... Hepsiyle birlikte yanılgılarınızı alıp, sevdiğiniz insan da gitmiştir. "Ama ben onun ellerini tuttum ama ben onun gözlerinde can buldum ama ben ilk heyecanlarımı ilk sevinçlerimi; öpüşmelerimi onda yaşadım, nasıl olur da gider? Mademki hayatımda beni mutlu edecek, hayatıma ışık tutacak insan o değildi, neden onu tanıdım neden yıllarca kokusu sindi üzerime?" der, sitemkâr mektup karelerini bir bir yansıtırsınız hayata...
Kahrolursunuz. İçki kadehlerinde teselliyi arayıp, başka birinin bedeninizde can bulması ihtimâlini aklınızın ucuna bile getirmeyip aşkı rafa kaldırırsınız. Ama sonra bir gün ansızın bir şey olur, hayat mucizesini toplayıp sizin için getirmiştir. Çektiğiniz cefaların sefasını sürmeniz gerektiğini bilerek size bir kez daha tebessüm etmiştir. Yeni bir heyecan, yeni bir koku, yeni bir yüz yepyeni mutluluklar... Öncesi hatırınızdadır acısı ve tatlısıyla ama sonrası yalnızca şimdi yanınızda olacak olan insan olacaktır. Gençlik günleriniz ve toyluk zamanlarınızda olduğunuz gibi de düşünmez, çokça hayaller kurmazsınız. Hayırlısını dilersiniz Allah'tan...
Dudak uçuklatan sözler de yoktur, sadece temkinli bir sevmek kalmıştır yüreğinizde...
Evlenirsiniz belki ilk belki son aşkınızla... Belki öncesinin kalp kırıklıklarıyla belki de hiçbir şeyin yaşanmadığı ilk sıcaklıkta... Lâkin şunu bilmelisiniz, hislerde yankı uyandırıp çığır açan bir aşk 'Ama...'sız bir aşktır. Onda sadece hisler, coşmak ve severek ölme hayali vardır. O yüzden kimse gençlik aşkını, çocukluk aşkını; ilklerini çöpe atmasın. Asıl güzellik, asıl sorgusuz ve sımsıcak aşk onlarda yaşanmaktadır...
Aslolanın aşk olduğu devir evlenince biter mi? Biter... Yerini tatlı ama hiç bitmeyecek bir sevgiye ve saygıya bırakır... İnsan âşık olduğu kişiyle değil; sevdiği kişiyle hayatını sona erdirir... Aşk bile biter... Geçmişe dönüp baktığınızda boynunuz tutulmayacaksa eğer, o yıllarda kime karşı neler hissettiğinizi bir düşünün. "Sevmedim" diyeceksinizdir...
"Sevmemişim meğer..." O gözyaşları kime aitti peki? Genç bir kızın/delikanlının akıttığı gözyaşları sizin gözyaşlarınız değil miydi? İnsan sonsuz sever, geçen duygular değil zamandır...
Zamanın eskidiği her olayda da her şey yerini yeniye bırakır ama geçmez...
Geçmeyen her şey hayatın içinde saklıdır...
Sevdiniz mi hiç sıcak sıcak, yandınız mı? Korkmayın, alevler söner gider önemli olan küllerinizi toplayıp yeniden ayağa kalkmanızdır.
Hangi atamız söylemişse söylemiş''Aşk başa gelince akıl dünya seyahatine çıkar''diye bir laf etmiş. Tabi ki bu şaka yollu bir abartma, aşkın insanın aklını bile başından aldığı ile ilgili. İnsanın genç yaşlarında karşısına çıkan aşkları tabi ki unutması zor, ama insan olgunlaştıktan sonra sevgi ve aşk konusunda daha farklı, daha olgun düşünüyor. Kerem Aslı zamanı gibi Ferhat Şirin zamanı gibi efsane aşkları bu devirde bulmak zaten zor. Şimdikilerin çoğu çıkar ilişkisi. Gerçekten birbirini severek evlenenlerede haksızlık etmeyelim. Sevgi ve saygı bir araya gelince en güzeli de o bence. Kutlarım Dilara güzel bir yazı kaleme almışsın...👍