Yıkanır Yüzüm Yokluğunun Hüznünde

Yarın, bugünün bir gün sonrası...Sabah olduğunda adı "bugün" olacak,yarının.Bir yirmi dört saat geçince o da "dün"dür ne yazık. Yani gün aynı, gece aynı,zaman,saat hep aynı. Mayıs ayı özel bir ay; Annelere adanmış ikinci pazarı.Senede bir gün hatırlamak,gönüllerini hoş etmek ,dargınsa gönüllerini almak için. Biraz da ticari yönü var ama önemli değil, varsın olsun. Kimine formalite gün,kutlama,kimine beklenesi ,özlenesi gün,farklı ve heyecan veren.
Annelik nasıl bir şeydir biz bilmeyiz; annemizin bize olan sevgisinden, özverisinden, emeğinden,ömür tüketişinden bir anlam çıkarıyor ve diyoruz ki "anneler baş tacı,anneler,eli öpülesi ve en güzeli ise cennetin dahi ayakları altında olduğunun söylenmesi...Bayan lar anne olunca anlatmadan yaşayacaktır ne olduğunu anneliğin; erkekler ,ancak izleyerek,hissederek yine.Benim de herkes gibi annem vardı, her anne gibi baktı,büyüttü. Bir farkla, büyürken ,bizimle büyüdü annem ama büyüdükten sonra ne bizim büyük halimize şahit olabildi,ne kendi büyümesinin rahatlığını bulabildi. Diğer bir ifade ile şöyle diyorlar ya: "mürüvvetini göremeden gitti"! Gitti, giderken her derdi kendisiyle götürür gibi.
Dünyanın ve hayatın değişmez kanunu ne de olsa; gelir ve gideriz. Zamanlıdır gidişimiz,az bir göz yaşı, bir kaç övgü, bir kaç ağıt...Sonra hayat devam eder,ölenle ölünmez deyip eğlenir,güler gezeriz. Zamansız gidişler olur bir de. Zamana bir sızı zerk edip gidilen cinsten. Her yıl dönünce aynı yere ,başlar içimizdeki işkence. Kbuk bağlamışken tam,aniden kanar en kaba yerinden...! O yüzden sevmiyorum ben kendi adıma, ben gibi olan her dost ve sevdiğim adına; ne bayram, neanneler ,ne babalar günü denen bu "kara gün"leri...Umarım çoğunuzun en güzel ve en mutlu günleri olarak idrak edilir "yarın". Yarından sonra aynı gündür yine,içindeki günün sonrası,geçen günün öncesi....Bir dinmez acıların ve bitmeyen umutsuz özlemlerin yarını yoktur,dünü yoktur. Her dönüşünde dünya aynı yerine,aynı ağırlık ve kasvetiyle;aynı acı ve özlemiyle hüzne boğara yüreklerimizi...
İçinizi karartmak değildi niyetim,söyleyeyim. Çok isterdim ki her sevinçli yürek gibi ben de sabahı dört gözle bekleyeyim! üzgünüm,eğer üzdüysem, üzülmek de güzeldir "yokluğunun hüznüyle yıkanır yüzümüz" ve avuntu olarak bir kaç damla yaştır inen gözlerimizden. Ne kadar uygun düşer bilmem günün anlamına ve yukarda saydıklarımıza ama içimden kaynamıştı aşağıdaki mısralar üstündeki tarihte yine...Çünkü ben bir gün öncesinde kutlamak yerine kuyu kazmak zorunda kalmıştım "Annem"e!

Yıkanırdı Yüzüm Yokluğunun Hüznüyle

ne olurdu biraz daha yaşasaydın
ya ben büyüseydim ya sen küçük kalsaydın
acelen vardı bilemezdim
ismini ezberledim
eğlendim bir zaman
dolandım büyüdüm sandım
büyüyen başımmış meğer geç anladım
acı da olsa yanarak kavrularak
yıl sayarak bayramlarında ağlayarak
yanıla yanıla yalnızlığımı anladım
sessiz sessiz ağlarken görmedi kimseler
yağmur gibiydi göz yaşım
tenha köşelerde akarken üçer beşer
tek farkı vardı düşerken
yanaklarımı yakardı gözlerimden inerken
yıkanırdı yüzüm yokluğunun hüznünde
yoklarla varlar oynarken çocukluğumla
sessizliğinde yüzünün hayaliyle oyalandım
boşluğunun karanlığında
ne koyduysam yerine dolduramadım
boş kaldı hep bir yanım boş ama çok ağır
zaten boşmuş sensiz olan dünyam
yetmedi sonra dediler anneni çağır
geldi
bak yer sağır gök sağır
zamansız bir gidişti babamdan miras kalan
acı keder bitmez sızı
zamandı katili zamanın felek kibar hırsızı
yarın "anneler günü" ya
yarına varmadan haydi çık gel yanıma.....
................................................................

Bende vaziyet-i coğrafya buydu 1993 mayıs ayının o malum günü öncesi. İçime doğmuş gibi,kompozisyon dersinde öğrencilerden annelerle ilgili yazı yazmalarını istemiştim:)
İyi uymuş,ne dersiniz!?
Annesi hayatta olan herkesin annesini öperken bir günün özelliği için, bir de işin bu yanı için iki kez düşünmelerini tavsiye ediyorum. Yaşamadan ,yaşlarla yıkanmadan ve çok geç olmadan.

08 Mayıs 2011 4-5 dakika 38 denemesi var.
Yorumlar