Yıldızçiçeği
Ne Olur Gel
yılların yıkanmış akşamındayım
mağara ağzını bekleyen güvercin gibi
hayatın en tatlı baharındayım
zamana ağ örmüş örümcek gibi
seni bekliyorum SEVGİLİ...
ne olur gel emi...
(Aralık-2002)
Merhaba Yıldızçiçeği,
Varlığın mai ve siyah arasında kararsız adımlar attığı yorgun saatlerin sevdalı bakışlarıyla aldım kalemi elime.Mekan ötesi bir gecenin tam ortasından sesleniyorum sana.Misafir olarak kabul eder misin beni gülistanda?
Bir kasırga esiyor ruhumun yüreğinde.Yıkan ve eriten bir tarzı var güneş görmemiş,ıslanmamış,elemli ve veremli bakışların.Bu yüzden sürekli ağlıyor sevdaya aşık çocuklar.Bu yüzden kirlenmiş beyaz martıların saflığı.Belki de bu yüzden uzayamıyor Tuba ağacı...
Yaren bulabilmek için Kaf dağı bile kalmadı Yıldızçiçeği.Dalkavukluğu meslek olarak görenler borsada tavan yaptı.Hep adaleti savunurken/özlerken ister istemez nesnel bir yargının öznesi durumuna geliverdi hayatım(!).İşte bundandır seni daha çok arıyorum.,
Bazen küçücük canların lâl kalmış cansız lisanlar tarafından ezildiğini görüyor bazen özünü unutan kutupların ne kadar yakıcı olduğuna şahit oluyorum.Siyah beyaz fotoğraflara sığınıyorum o vakitler.Bir umut aydınlanıyor içimde.Arka fonda o zamanlar bizi hiç terk etmeyen çam ağaçlarını görüyor hem kendimi hem de tüm dünyayı biraz olsun avutuyorum...Ya da kendimi kandırıyorumdur.Kim bilir...
Şair'Yüz yıl yanarım yanmayı öğrendimse' diyor ya.Bir türlü yanmayı öğrenemedim Yıdızçiçeği.Seni çok özledim bitir şu hasretliği.
'Şimdi bütün ümitler sende yıldızçiçeği
Topla avuçlarında gökkuşağının tüm renklerini
Yeniden doğ istikbâlin üstüne sıcacık güneş gibi '
NE OLUR GEL EMİ...
Selam ve saygılarımla...
20.08.2010