Yine de Ben

Sen gittiğinden beri benliyim ve ben gökyüzünde süzülen Anka kuşu gibi masalımsı.

Büyük cümlelerim yok belki, belki de düşümdeki cümlelerin küçültülmüş hali yok alfabemde. Yinede senden kalan ben var gözlerinin görebildiği her köşe başından dönen. Çıkmaz sokakları çıkar, kurumuş çölleri vaha, enine boyuna dizilmiş hizalı gezegenleri tek sözle tuzla buz eden...

Yeni bir hayat vaadindeyim üzerime gelen toz bulutlarına ve toza bulayacakları koca bir okyanus, hamur kıvamında çamurlu mavilik mi desem yoksa! Oldurdum yine olmazların kelepçelenmiş bileklerimden süzülmesinde küçük bir şehrin üstüne fırtınalar eşliğinde savururken. Yine kulaklarımda o keman melodisi ve iğrenerek bakıyorum yoksulluğun yoksunluğunda çiseleyen yağmur bulutlarına, ayaklarımda delik ayaklık. Birazdan akacak olan kirlerin ardından çıkacak ar duygularının saflığına bakasım geliyorken zamanın şer haydutlu saniyelerine isyanım çoğalıyor gecenin karanlığında ve susuyorum çaresizliğin dertli bakışları arasında. Kelimelerim çalınıyor an'ların bitimlerinde sessizce ve kılıfı uydurup saklanıyor minareler teker teker ve ezan sesleri susuyor iftar vakitlerinde sana oruçluyken.

Dilim lal kalıp gözlerim konuşuyor aynadaki yansıyan benin gözlerine ve ilk hecem düşüyor ellerimden kırık dallarımın yakımlarında bir kış gecesi gibi üşüyorum kendimce ve kendime kızıyorum şehirlerin lanetli bakışlarında göz süzmelere maruz kalırken ve ellerimden tutan kibritçi kızın kirpikleriyle ısınıyorum, az altı gözleri ve gülümsemesinde bulunan seni yakıyorum içimde soğuktan titrerken yüreğim.

Aklıma lunaparklı geceler geliyor, atlıkarınca üstüne binmiş çocuklar, hedefi vurulduğunda kazanılacak olan bez bebekler... ama ben ayıcık istemiştim avazım çıktığı kadar bütün sevimliliğimle. Yinede vuramadın, vuramadın, vuramadın... ve bana o ayıcığı alamadın diye avazım çıktığınca hıçkırıklar içerinde göz yaşlarına boğuluyorum hem gece, hem gündüz ve gece gündüze küs.

Her şey üstüme üstüme geliyorken bir söz düşüyor düşüme ve dilleniyor dilimde; üfürükten tayyare dünya, dönüyor, dönüyor ve hep üf çıkıyor dilimden kimi zaman sessiz, kimi zaman çok sesli, düetli tenorların çok garipsediğim bağrışmaları gibi kulak çınlatan ve adına sanat denen. Derken hücrelerim ayrışıyor alyuvarlarına kadar çatlaklar içerisinde ve hayatla ölüm arasındaki ince çizgide yol alıyorum günlerce. Zaman? Hiç geçmiyor ve ben benden çoktan vazgeçmişken....

Bir gece kelebeği konuyor birden parmağıma ve hiç kıpırdamadan nefesimi yutarak dalıyorum seyre ve seyirlik yazlık filmlerin halka açık sinemalarda oynatımına giriyorum kafadan ilk sırdan ve bir çocuğun çekirdek çitlemelerinden arta kalanlarla pisleniyor koltuklarım ve bir diğerinin döktüğü meşrubat lekesiyle. Hele birde olur olmaz yerime tüküren büyüklerin göç mevsimi gelmiş kuşlar gibi bir daha nasipse geliriz çirkinlikleri düşüyor gözlerimden zihnimin en ince kılcal damarlarına. Ürküyorum ve korkak adımlarla başlayıp, koşarak çıkıp gidiyorum senden ben'e.

Yok mu artık sahtede olsa mutluluk gülümsemelerinin zamansız misafirler gibi çat kapı çıkıp gelmeleri ve Allah ne verdiyse diyip yenip içilmeleri değip tozlu raflarımı karıştırıyorum müşterilerinin ayaklarının şaşırmışlığından hiç açılmayan küçük bakkal dükkanı gibi ve veresiye defterim bomboş, üzeri örümcek ağlarıyla kaplıyken derin bir nefes çekip üf'lüyorum yine ve akıp giden zaman tozunun altından yaşanan anın sevimliği çıkıyor gözbebeklerimin tam orta yerine...

Susmuşken susamıyorum ve kusuyorum içimdeki bin yıllık yaşanmamış acıları karın ağrıları eşliğinde ve aspirin atıp içiyorum sade gazoz gibi akşamdan kalma ayyaşlıklarımı. Başım? Dönmüyor, aksine hep aynı yöne gidiyor benden ayrılıp, dizginleri ellerimi kanatırcasına sıkıyorum ve çekiyorum, çekilmemiş tüm acıları...

Ve sevgili, sonu mutlu sonla biten hiçbir masalı sevemiyorum hayat denen kahpe feleğin kelek yedirişlerinde üzerimde senden başka hiçbir giysi kalmamışken. Susuyorum ve senli bir cümle için adaklar adayıp tüm dünyayı kurban ediyorum. Yinede 'ben', yinede ben deyip kesiyorum nefesimi kör bıçaklar eşliğinde senfonisi senli bestelenmiş hayat damarlarımda akarken.

12 Ağustos 2011 4-5 dakika 16 denemesi var.
Yorumlar