Yirmi Yıl Önce
Şimdi git çocuk. Yirmi yıl önce gel. O zaman daha cesur bulursun beni. Korkuyu tecrübe diye yutturmam. Yaranı saramasam da çabam ikna eder seni.
Şimdi git çocuk. Yirmi yıl önce gel. Geldiğin an haritada yerini göster sadece. Elimde bir valiz koşarım imdada, imdat olamasam da. İmdat olamayacak olma gerçeği gem vuramaz o zaman bana.
Amerika'da beyaz çocuklar lüks evlerde pahalı oyuncaklarla oynarken sen Afrika'da teneke evler mahallesinde bulduğun bir boşlukta arkadaşlarınla bez parçalarından yaptığınız bir topla oynayan bir çocuk musun? Tamam, yirmi yıl önce gel. Bir valiz alır gelirim. Fakirliğine çare olamam, pahalı oyuncaklar veremem ama bir top verir, seni mutlu ederim. O top sana yapmak istediklerimin mesajını verir hiçbirini yapamamış olsam da.
Ya da Afrika'da teneke evler mahallesindeki çocuklardan her biri bez parçalarından yapılmış bir top ile oynayacak bir çok arkadaş bulabilirken sen Amerika'da boşanmış, herbiri kendi işleri ile meşgul bir anne babanın çocuğu olarak önündeki pahalı oyuncaklarla arkadaşlık yapmak zorunda mı kaldın. Oyuncak ne kadar pahalı olursa olsun derdini anlattığında boş boş mu bakıyor sana. Dedim ya yirmi yıl önce gel. Valizimi alır gelirim yanına. Ne anne ne de baba olabilirim ama bez parçalarından bir top yapar oynarız en geniş odanızda.
Şimdi git çocuk yirmi yıl önce gel. O zaman valizi bu kadar önemsemem, korkma.