Yok Karşılığı Yüzünün Yemin Ederim
Bıktım seni her bulduğumda kaybetmekten. Hadi uyandır beni. Bu gördüğün bir düş de, bak geldim seninim de, ben hep gözlerim yollara takılı yaşadım gülüm. Belki gelirsin diye, bir martının ağzında gelirsin diye ben her gün deniz kenarlarına gittim ama gelmedin. Biliyorum hiç gelmeyeceksin. Yemin ederim bir gün bu sensiz geceleri ta alnından vuracağım.
Bu gün yağmur yağıyor memleketime bende onunla yağıyorum. Ama yüreğimi ıslatıyorum sadece. Dalgalara küfürler ettim seni getirmediler diye bana. Her geçen gemiye el salladım beni de alsınlar diye ama duymadılar, durmadılar. O ara bir ebemkuşağı belirdi, hani derler ya ebemkuşağının bittiği yerde hazine olur diye, ben seni aradım bittiği yerde ama yine yoktun. Bir bilsem gittiğin yeri seni tutup ellerinden acılarını ve kederlerini orada bırakıp katmaz mıyım önüme.
Sana o kadar dedim terk ederken beni de yanında götür diye ama dinletemedim. Hadi gel gülüm yangın yüreklinin yüreğinde yan, tüm kederleri üst üste koyup yakalım bu sahilde. Oysa isteseydin sana gobi çölünden bir avuç kum veya Anka kuşunun ağzındaki yakutu getiririm. Kuruduysa dudakların al bütün okyanuslar senin olsun. Burası biraz soğuk üşüyor musun? İste sana güneşi söküp alayım yerinden. Bir kez elini tutsam belki içimdeki yangın sönecek, ama beni yangınlarımla baş başa bıraktın be gülüm.
“hep gözyaşı düşermiş ya gülün payına
bülbül başka güllerde oynaşır
ben seni özlerim en fazla
senin aklın karışır
yok karşılığı yüzünün yemin ederim
her adım çiğner yalnızlığımı
bir kartal yükselir yüreğimde
bir serçe vurulup ölür.”
Belki deniz de sensin, fırtınamda. Belki sen bendesin ben sende kim bilir. Ama benim bilmediğim bir gerçek var sen nerdesin ben nerde. Tamam dedim bu gün farklı bir şey yapacağım ama olmadı be gülüm. Yine sana defalarca aşık oldum, yine defalarca düşündüm seni affet. Sigara paketimdeki son sigarayı da senin hasretinle yaktım. Kalanlara gidenleri kattım bir gün olsun yerine geçmediler. O kalanlara gidenleri kattım bir tane sen etmediler.
Sana haykırıyorum şimdi duyuyor musun? Sesimden tüm martılar havalandı ama sen duyamadın beni. Belki de sen beni hiç sevmedin veya yanmak istemedin yüreğimdeki yangında. Oysa ben gözyaşlarımı sana saklamıştım be gülüm bilemedin. Gece oldu bak ama sen yine yoktun. Gece saati, saat geceyi geçiyordu. Ben zifir karanlıkta gençliğimi, yüzümdeki çizgilerde seni arıyordum. Ne kadar zordur yalnızlık iyi bilirsin. Düğümlenmeden çözülmez şerefsiz. Ben inatla sen yoksun diye kaderimi çözüyordum. Meğer sensiz olmazmış be gülüm bu şiirbaz sensiz olamazmış.
Yalınayak bir ömrün çırılçıplak şubatında zifirlere gerdim gökyüzünü. İçime nefretimi de katarak inilmez duraklara götürdüm. Oysa sana varmak içindi tüm şiirlerim, sana varmak içindi tüm çabalar. Sevdalıydım ve sanki biraz da sabırsız. Tıpkı yağmur damlasının toprakla buluşması gibi bir şey. Bilmiyorsun be gülüm yıldız kayarken dilenen dilek bile sendin bilemedin. Dedim ya deliydim ve sensizdim. Oysa şairler yarışırdı sevda bahçemde, bende onlara sevdalı uçuşurdum oradan oraya. Oysa sana varmak içindi tüm şiirlerim. Sana varmak içindi oysa.
Kayan yıldızlar gibi gelip gideceksen hayatımdan hiç gelme. Artık bekleyecek mecalim de kalmadı bilesin. Ya gel benimle kal, ya da gelme ben seninle kalayım. Bu gece sahilde bir tek seni düşünüyorum. Ne buzulların çözülmesi ne de yok olmasını kelaynak kuşlarının. İster deli desinler bana ister divane. Karar verdim bir tek seni düşüneceğim bu gece…
Gelseydin şayet bitimsiz özlemlerimden, tükenmez umutlarından söz edecektim sana. Seni ne kadar sevdiğimi, seni ne çok özlediğimi anlatacaktım. Niye gelmedin be gülüm keşke gelseydin. Sana söyleyecek bir şeyler arasam ve de bulsam biliyorum geceler alır onu elimden. Sana söyleyeceklerimin hesabını yapsam sabahlar buna izin vermez. Her oyunda ebe ben oluyorum. Gece bana eziyet çektiriyor sanki. Sen uyurken ben seni yaşıyorum. Öyle acımasızdı ki geceler, gökteki yıldızlar yüreğime atılan birer taş gibi gelmişti bana. Yine de her şeye değerdi bekleyişim. Bütün yollar sana çıkıyordu ama ben asıl senin yolunun benimkiyle kesişmesini bekliyordum.
Gözlerin var artık gecelerimde, senin gözlerin, senin karanlık gözlerin. Hiç öpemediğim belki de hiç öpemeyeceğim dudakların var. Gözlerimi her kapattığımda sen ordasın, işte orada karşımda. Elimi uzatsam tutacağım sanki seni. Açınca gözlerimi gerçeklerle karşılaşıyorum. Gerçek olan, sen yasaklı bahçenin elması ve ben yemesi yasaklı bir adam…
Karanlıktan korkuyorum oysa ben ama yine seviyorum geceyi. Zira seni getiriyor bana. Rüya ekspresine binip geliyorsun. Ama güneşi de özlediğim oluyor arada bir. Yeter diyorum bunca yıldızla arkadaş olduğum. Seni unutup da yıldızları gördüğüm anlar olursa tabii.
Böyle tüm dünya uyku içindeyken benim nasıl karanlığın içinde bakışlarımı dayattığımın sırrını anlamıyorlar. İçimde yanan kordan kimsenin haberi yok ama. Ah güzel kız kendimce yazabildiğim tüm cümleleri, dizebileceğim en özenli şekliyle dizdim de kaç kere, ama yine bulamadım seni...
Eksik bir şeyler var diye düşünüyorum bazen. Kendi bildiğimce bulamıyorum ki seni. Biliyorsun, çok şey söyleyecektim sana. Bunu sende çok istiyordun. Hayatımın sırlarına ortak edecektim seni. Kendimi anlatacaktım.
Belki bir sonraki mektupla gelirsin kim bilir.
Seni ağlamayı dost etmiş gözlerinden, acıyla kan kardeş olmuş yüreğinden öpüyorum…
Unutma gülgoncası ben seni hala seviyorum…
Her oyunda ebe ben olsam da.
Kutlarım Emre Bey, kaleminize sağlık
Özlemin ve beklemenin tarifi yok değil mi Vehbi bey
Tebrik ederim Emre Bey. 🍀