Yok mu Bir Orta Yol

Dünya âlemiyle avarelik yapan gönlüm şimdi söyle ne duyup ne gördüğünü... söyle kendine ne pay çıkardığını...

İnsanlardan öğreniyorum ki; öyle farklılar ve aynılar ki...
Derdini söylemeyen dermanını bulamaz misali hep paylaşım içindeyiz. Önümüzdekine arkamızdakine hatta ve hatta hiç tanımadıklarımızla neler paylaşırız. Bu hayatın gereği, tadı tuzu biberi belki de..
Erkek ve kadın bu manada birazcık farklı. Erkek daha çok içinde yaşamayı biraz susmayı yeğlerken, kadın daha çok paylaşmayı konuşmayı anlatmayı ister. Nedeni belki yaradılış belki ailede gördükleri...
Ama ne olursa olsun iletişim kurmak o kadar önemli ve gereklidir ki ...Bazen sessizlik bizi uçurumlara bazen çok sevdiklerimizden koparılmaya zemin hazırlar.. Sevgi o kadar uzaklara atılır kimi zaman; yaşanan onca güzel şeyler bile unutulur gider. Hata bir kez bile olsa unutulmaz, canını acıtır ...

Hayat tuzaklarla dolu bir labirent aslında. Kimi çabuk görür ışığını yolunu bulur. Kimi tuzakları geçemeden patikalara sürüklenir. Yok mu bir orta yolu derseniz vardır elbette... Bu yol öyle güzeldir ki, öyle haz verir insana. Maneviyatını zengin şuurunu açık tutan bir orta yoldur. Herkese nasip olmaz, kişilerin arzuları doğrultusunda gelişme gösterir.

''Kötü bir örnek olacak ama hayatın cilvesi bana göre birazda gerçeklik...''
(... veli toplantılarında hep şikayet edip durduğunuz öğrenciniz ya da oğlunuz/ kızınızın neden böyle davrandığını anlamanız için bir örnek )

Çocuk anne babanın tartışmalarıyla, sürekli birbirlerini aşağılamalarıyla büyür.. Kavgadan eleştiriden hep nasiplenir. Onlar gibi davrandığında ise; azar işitir. Bocalar o yüzden. Söyleyemez sizleri örnek aldım, gördüm diye...

Anne ve babası arasında kalır. Bazen babasını bazen annesini suçlar... sevmenin bu olduğunu öğrenir hayatı boyunca maalesef. Kavga et hakaret et sonra hiçbir şey yokmuş gibi davran...

Zaman geçer bu çocuk zar zor okulu bitirir. Belki hırslanır iyi bir meslek sahibi bile olur...

Evlenir, eşine saygı göstermez. Oysa eşiyle severek evlenmiştir ama onu ailesinde öğrendikleri; alt beyninde yıllarca sakladığı o düşünceler rahat vermez. İyi yaptığını sanarak o şekilde davranır. Hep duyarız istatik bilgilerde; eğitim düzeyi yüksek olan insanların eşlerine şiddet uyguladıklarını...
Kendini yetiştiremeyen insancık onlar. Yıllarca okullarda okuyup kendi geliştiremeyen zavallıcıklar...
Kadını ikinci sınıf yapar onlar, hep onların dediği gibi olsun her şey, kadını sadece cinsel obje gören o zavallılar...

'Aile her zaman bizim kutsalımız, saygımızı ve huzuru bulduğumuz bir limanımız...
Huzuru olmayan bir insanın huzur vereceğine inanmıyorum. Bu manada sevginin yapı taşı olan huzur ve saygı olmalı hayatımızdaki mutlu olalım.'

Hayat aniden canını acıtır; hastalıkla parasızlıkla bazen de sevgisizlikle...

Aşk sen ne yüce bir güçsün. Seni bilmeyen kalpler ne yapsın?
Seni kimse sahiplenemedi üstelik. Ne aşklar yetim kaldı düşlerinde bile kavuşamadı sana. İstediler ama olmadı işte.. Beden ihtiyacı sandılar üstelik seni anlayamadılar. İçini yakmadan şöyle bir dokun istediler..
Ama gelmedin işte. Çocuklar mahrum kaldı bu aşktan... Ağıt yaktılar yalvardılar aşk olsun diye ama aşk küstü bir kere.. döner mi hiç geriye....

Yanlış yollarda mısın ey gönül... avare dolaşırsın....tuzaklar bitti mi sanırsın ...
Oysa her şey yeni başlamıştır, ne ileride ne de geride; an/da saklı bir sebepte..

Aşk gönlümdeki orucum
Aşk ruhumda saklı bir cevhersin...


28/Ocak/2012

28 Ocak 2012 3-4 dakika 22 denemesi var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (3)
  • 13 yıl önce

    bence tek sorun kişilerin öğrendiği şeylerin öncelik sırasındaki yanlışlığı bize öğretilen tek şey yükselmek.ama yükselirken basamak olarak neyi kullandığımız galiba yazdıklarında saklı,unutmak için çabaladığımız herşeyi sırf daha başarılı olmak için heba ediyoruz oysa ki azla yetinmedikçe kazancağımız bişi yok

  • 13 yıl önce

    Hayat güzel bakmasını bilene güzel, kötü gözle bakanlara, umutsuzlara da kötü görünür. Tabi ki herkesin ondan aldığı zevk farklı farklı olacaktır. Çocuklar kız olsun erkek olsun ailelerinde ne yaşarlarsa, çoğu zaman kendileride olgunlaşınca aynı davranışları sergiliyorlar. Çocuklarımıza az da olsa hata yapma şansı da vermeliyiz ki, hatalarından da dersler çıkarmasını bilsinler. Bir ana babanın çocuklarına öğretebileceği en önemli davranış kalıplarından biri kendi ayakları üstünde durmasını öğretmek olmalıdır bence. Ondan sonra gerisi gelecektir zaten. Çok fazla koruyucu ve kollayıcı olmamak lazım. Her ne kadar bu konu ile ilgili pratik bilgiler varsa da çoğu zaman teori pratiğin gerisinden gelmelidir. Yararlanabilecek bir iki kitap da merhum Atalay Yörükoğlu Hoca'nın ''Değişen Toplumda Aile ve Çocuk''yine hocanın ''Gençlik Çağı'' ve devamla ''Çocuk Ruh Sağlığı''kitapları sayılabilir.👍

    Aile'nin önemini kimse yadsıyamaz toplumumuzda. Ailelerinde mutlu olan erkek ve kadınları inceleyin bakın, işlerinde de çok verimli ve başarılıdırlar...😙

    Güzel bir yazı toplumsal yönüde ağır basan kutlarım Deniz hanım tebrikler...👍

  • Deneme aklımdaydı ve yorum için yeniden geldim.Bilinçli ya da bilinçsiz kendi yaptıklarımızın sonucu bu anlattıklarınız.Özellikle şiddet konusunda...Şiddetin de tahsillisi, tahsilsizi diye bir şey yok.Üzerine kitaplar yüklü hamalları andırıyor bu hamlığımız.İstediklerimiz kadar istemediğimiz şeylerle de karşılaşıyoruz hayat yolunda bu yüzden.Duamız, temennimiz bundan böyle uçurumlara sebebiyet veren hatalarımızın doğrulara dönüşmesi.Ben bunu tüm aileler, şiddeti benimseyen erkekler ve şiddet gören kadınlarımız adına diliyorum...

    Ve çok teşekkür ediyorum Deniz hanımcığım bu haklı ve anlatımı güzel yazınız için size, kaleminize, yüreğinize...👍👍👍👧