Yolcu ve Serüvenleri
Yolcu
... Öyle sevdim ki seni/Öylesine sensin ki!/ Kuşlar gibi cıvıldar/Tattırdığın acılar...diyordu şair,kimin dörtlüğü olduğu aklına gelmedi,ikindi çayı içmek için davet edildiği arkadaşını uzun zaman görmemişti ona gitmek için hazırlık yapıyordu.Yola çıkmak,ister kısa mesafeli olsun ister uzun,yolculuk öncesi telaş değişmiyor ,hep aynı heyecan, '..herkes şairdir bu coğrafyada, benim için öyle oluyor her nasılsa..' dedi,az önce okuduğu dörtlüğü tekrar ederek söylemişti bu yakıştırmayı.Başını iki tarafa salladı genç yaşına rağmen ruhunun yaşlı olduğunu düşünüyordu kimse kabul etmese de bu böyleydi .Doğrusu kimse bilemezdi insanın iç dünyasını,nelerle imtihan olduğunu.Yanıltıcı oluyor dış görünümler ve şen şakrak mutlu duruşlar.Aynaya son bir kez baktığında hiç değişmediğini fark etti gözlerinde ince bir hüzün bulutundan başka.Bazen ferahlık veriyordu ayna ile konuşmaları.'.. bu hayat beni seviyor mu yoksa hiç sevmiyor mu ,hiç anlamadım hiç bir şey bilmiyorum...' bunları söylerken bir yerlerde burukluk hissetti.Sevilmediğine dair varsayımı doğru değildi,kim,konuya olumsuzca bakıyorsa bu haksızlıktır.Kendisi de böylesi bir kararsızlığı yakıştıramıyordu ama ne var ki hiç alışık olmadığı hak etmediği şekilde bu noktalara düşmüş olmasından memnun değildi.Hayatın,kendisini sevip sevmemesi hakkındaki tereddüdü yersizdi,tabi ki seviyordu yaratan,yarattığı insanı hiç yalnız bırakmaz,başıboşluğa onu terk etmezdi.Aklına,ayna ayna söyle bana...tekerlemesi geldi gülümsedi,aynadaki gülümseyen yüzün sevdi,hatta sevindi bile hiç de kötü değildi.Evden bir türlü çıkamamıştı ayna kendisini tutmuştu onunla konuşması bitmemişti :'.. dert ağlatır insanı,aşk söyletir..sen gelmezsin bir türlü/,dertlerim türlü türlü/nice dertleri çektim,bu başka türlü../ '..nedir anonim bir türkü müdür bu söylediği bilmiyordu ama içinden geldiği gibi aklında kaldığı kadar mırıldanmıştı,her zaman böyle değildir aslında,bugün ne olduysa ayna ile dertleşmek çıkmıştı bahtına.Hayli iddialı cümleler kuruyordu,hoşuna da gitmiyor değildi.Neyse dedi,son kontrolleri yapıp giyeceği ayakkabı rengini seçti çantasına en uygun olanı tabi ki bordo renkli olanıydı,onu satın almak için çok tereddüt geçirmişti,bugün doğru karar verdiğini düşündü kapıyı çekip çıktığında. Çıkmasına çıkmayı başarmıştı evden,ama acaba bir şey unutmuş muydu,belediye otobüsüne bininceye kadar aklı takılıp kalmıştı.Otobüs boş sayılırdı orta yerlerde camın kenarına geçti,sessizleşti ve dikkatini kendine vermişti.'..meğer susmak; insanın içiyle konuşmasıymış, geç fark ettim.." demekten kendini alamadı.İçini kaplayan duygu yoğunluğu rahat bırakmıyordu : '...mutsuzluğun gölgesinde korkar olduk sevinçlerden,ama bir umut doğar gün ışığında aydınlanır yüzümüz,elbet bir gün biter tüm acılar,isteklerimiz gerçekleşir,dualarımız ulaşır gökyüzüne,yarattığı kulunu yalnız çaresiz mutsuz bırakmaz,dualarımız gün gelir kabul olur,ALLAH büyük. Allahım seni seviyorum beni hiç yalnız çaresiz bırakmadığın için çok şükür sen varsın ya ben çok mutluyum senin sayende varım senin yardımınla izninle sana ulaşacağım en hayırlı en büyük en istekli duam senin rızan,Mevlam içten gelen tüm isteklerimi duy bana karşılık ver Tüm dualarımı kabul et ey yüceler yücesi Rabbim..' , böyle bir duaya neden ihtiyaç hissetmişti bilmiyordu,duayı tamamlayan kelimeyi(AMİN)söylerken ineceği yere gelmişti.Arkadaşına ilk kez geliyordu elindeki adres kağıdına bakarken soracak birini aradı gözleri.İyi giyimli makyajı yerinde bayan sorduğu adresi tarif ederken ağır kokusundan rahatsız oldu.Aklına estetik üzerine birkaç cümle kurmak geldi :ESTETİK/ Aslında çirkin değilsin sen/Çirkin görünmek istiyorsun/Güzelliği târif için..bu benim içimdeki güzelliği herkese göstermem varsın beni kötü bilsinler hiç gücenmem...' ,ikindi ezanları okunuyordu misafir geldiği ev camiyi geçence sağda bir marketin üzerinde üçüncü kat olacaktı.'.. İçimde bir merak bir merak/Ölümümden bir ay sonra bir güncük yaşamak/ Ve dostu düşmanı/Suçüstü yakalamak..' diyordu , kime aitti bu söyledikleri acaba Aziz Nesin'den miydi,komik adam dedi yazdıkları sürükleyici ve hayatın kendisinden.Adresi bulmuş kapının zilini çalmıştı.Güler yüzle karşılanmış olmaktan çok memnun oldu,tüm yorgunluğunu unuttu.Eyvah dedi,elinin boş olduğunu fark etti,sahi neden bomboş gelmişti,pekala bir şeyler alabilirdi.Neyse ki arkadaşının içtenliği ve hoş görmesi üzüntüsünü azaltmıştı.Güzel bir gün geçirmişti,ikram ve hazırlıklar karşısında arkadaşına karşı dostluğunun güzelliği için mutlu hissetti kendisini.Uzun zamandır yaprak sarması yememişti,çayın yanında ne de güzel gitmişti,diğer tuzlu ve tatlı ikramlara az dokunmuştu.Misafirliğin finali tabi ki kahveydi.Bu kez içtiği orta şekerli kahve ve yanında çifte kavrulmuş lokum gerçekten güne perdah çekiyordu...
31.05.2013/üsküdar