Yollanmamış Mektuplar - 2
Biliyor musun?
Saçlarımı toplamıyorum artık. Tokalarımı attım. Salıyorum omzuma. Öyle severdin hani. Çerçeveli resim daha güzeldir derdin ya, değil artık yanılmışsın. Yüzüm solgun, sevdiğin yanaklarım çökmüş. Dudağıma buruk bir kıvrım hüzünle oturmuş. Değişmiyor, öylece duruyor yerinde. Hep gülümserdim biliyorsun. Seni de güldürebilmek için gülemiyorum artık. Makyaj yapma derdin , böyle daha güzelsin. Aslında ben yapmıyorum ama gözlerimde senden hediye bir süs var, gözyaşlarım...
Affet beni bu konuda. Seni dinlemedim sanma, elimde değil. Üzülürdün ağladığımda, üzülmeni istemezdim ama engel olamıyorum ki. Her an gözlerimdeler pıtır pıtır düşüyorlar birer birer. Farkına varmadan...
Bir mavi elbisemi giyiyorum, bir çiçekli elbisemi. Sen çok severdin onları ama görmüyorsun, yoksun. Şimdi siyahlara bürünmek istiyorum gönlümle birlikte. Neyin yasıdır bu? Süresi yok, anlayan yok. Hayal de kuramıyorum. Bulutlarda gezerdik seninle hatırlıyor musun? Kara bulutlar üzerimde şimdi gitmeye hiç niyetleri yok. İnce ince yağıyor hüzün yağmuru, dineceği yok. Sen olsan korurdun beni ıslanmazdım, üşümezdim bu kadar. Neyin cezasıdır bu, nedir suçum?
Neden savunma hakkım ya da af umudum yok, bilmiyorum. Öyle çaresizim, öyle mutsuzum ki, korkuyorum. Gecem gündüze karıştı, ayıramıyorum. Bazen karanlıkta bir ışık parlıyor, geldin sanıyorum, el uzatıyorum kayboluyorsun. Hüzün gecelerinin sonunda uykunun kollarına esir düştüğümde ise kâbuslar başlıyor, yine yoksun. Korkuyla uyanıyorum. Bir daha kapanmıyor gözlerim. Başlıyor yine yaşlar dökülmeye. Peki, sen mutlu musun? Hiç mi özlemiyorsun? Neden ben bu kadar güçlü değilim? Özlediysen gel ne olur. Tartışmayacağım artık. Her şeye tamam diyorum sessizce.
Hani söz vermiştik birbirimize, ölene kadar beraberdik? Uzat ellerini yine çıkalım bulutların üstüne...
Uzat...