Yollarda
Bu aralar, küskün sokak lambaları altında öylesine alıp başımı yollara düşesim geliyor. Meğer bir ömür ruhumun her zerresini bu toprağa öylesine kök gibi salmışım ki, bu kararımdan gün doğar doğmaz vazgeçiyorum. Sonra yeniden güneşin kavurduğu bu dünya bana kâbus oluyor, günışığı solana kadar bir şekilde yola çıkmak arzusuyla doluyorum yeniden.
Uzak uzak ellerden gelen yaşı altmışı geçmiş solgun kızlar ve artık kırdan çok beyaza dönmüş delikanlılar var çevremde. Herkes para biriktirirken özenle, benim servetim iyi ki bu dostlarım olmuş diyorum. Oturup konuşuyoruz yine eskilerden ve son tahlilde; geceye doğru yol tükeniyor ve bulutların büyülü etkisi yok oluyor, ne gam; yaz günü kışın donmuş gölgesinde kalmışken adalet diyoruz yeniden ve biz hep yukarı bakıyoruz yine de, gözlerimiz hep ilerde; başımız dik.
Bakmayın dostlar bu küskün hallerime, elbette sizlerin sayısı kadar çok umudum var. Yarın dimağım puslanıp şarkıların güfteleri bile birbirine karıştığında, rüzgârlarla yaklaşan bulutlar zirvelerden aşağı sarktığında bile; elbette sizlerin apak yüreği ile aydınlanır yolum koyu kırmızı sabahlara. Sonu uyuyup uyanmamak olsa da bu yolun, sessiz ve sakince eğip başını yaşam çizgisine geri dönmektense her zor karşısında; öylesine alıp başımızı yine yollara düşmek hakkımızdır. Anladım ki sonunda; aslında ömürde bir kez görüyormuşuz güneşi hakkıyla, aşk ise kök veriyormuş yolumuza bu yaşlarda.
Göz kapaklarınız bulutlar gibi sarkmış yine zirvelere, haydi uyanın dostlar! Kaçırmayalım doğuşunu yeni günün, kim bilir bir daha kaç kere görebiliriz böyle sağlıkla.