Yumurta Tavuk Paradoksu - 4

Elbette organik bir olgu ve olay en az dış dünyayı kendi içine intikal ettirmekteler. Dıştan etkisi altında kaldığı süreçlere karşı gösterdiği kimi direnç tepkisi ile de dış dünyayı öğrenmektedirler. Ama bu öğrenmenin tepkileri hemen, birden ve toptan değildir. Adım adım seçme ayıklamalarıyla, bir süre sonra olgunlaşan tepki ve inşa ortaya koymanın öğrenilir olmasıdırlar. Böyle olunca, bu öğrenme bile zorunlu nedenlerle ve seçme ayıklamalardan ötürü çok kısıtlı olmakta. Teorik olaraktan bu kısıtlılık dahi sınırlı bir bilme ve eksik mantık ortaya koyuşun bir argümanıdır.

Birinci halde dış ortama göre o inşayı dizayn etmektir. Yani birisi akıllı ve yaratılışçı inşadır ki bu hem doğru değil; hem de dünyanın bu süreçti koşulları içinde ki her bir gidişatına göre bu doğru olamazdı.

Değişen çevre koşulları nedeniyle, belli bir duruma göre dizayn edilmiş kalıp organizeler; değişmeler karşısında şaşacaktı. Yukarıdan beri tartışıla gelen; 'en az iş (enerji) ve en az dış dünya içerilmesi' ilkesine göre önceden dizayn ters olacaktır. Bu durumda dış dünyanın değişmezliği gerekecekti. Böyle bir durum da elan söz konusu değildir. Değişmeler karşısında da sizin dıştan sık sık müdahale etmeniz gerekli olacaktı. Ki böyle olan bir durum da, şu anda ortada yoktur.

Dıştan dizayn; dışın değişmezliği karşısında tüm dış süreçleri biliyorsunuz demektir! Söz gelimi dünyanın ilk evresindeki oksijensiz dönemden oksijenli döneme geçildiğinde; ne bu değişmenin olması gerekirdi. Ne de bu değişmeler karşısında tüm canlılar yok olmanın eşiğinde olmazdılar.

Üstelik akıl denen olay, girişmelerin ve çevre basıncının size yansıması olan kuplaj bindirmesidir. Yani bir girişmenin iz ve izleğinin hatırlanmasıdır (tekrar yansıtılmasıdır). Böyle nedenle organik sistemler oksijensiz solunumdan oksijenli solunuma geçmeyi becerip öğrenmişlerdir. Siz, yani varlık; hangi olgu ve olayın izleği etkisinde ise onu akıl eden belleği taşıyacaktır. Girişmeden, girişmelerin iliş kinliklerine dek sınama yanılmaları oluşmadan, akıl oluşmaz ve bunun aktarımı da oluşmaz. Deneyden önce neyin akıl olacağını hiç bir varlık bilemezdi.

Bir bilgisayar bir televizyon gibi elektronik devinimdeki varoluşlarda söz gelimi 1950 süreçleri 2012 yılına dek olur tüm değişmeleri ne öngörebilmekte ne de içerebilmektedirler. Ama gelişmenin tüm potansiyel olma olasılık ve olamları vardır. Yol alışlara göre hangi potansiyelin ortaya konacağı eğimlenir. 2012 yılındaki elektronik devinimlerde kendisinden sonraki değişme dönüşmeden habersiz ve mezundurlar. Kendisinden sonraki değişme ve gelişmeler elan potansiyeldirler.

Burada şunu belirtmek isterim. Bir önceki hantal elektronik devinim; bir sonraki ile karmaşık işlevler olurken yer ve zamandan bir tasarruf oluşla daha küçük entegrasyon boyutlara doğru çökmektedir. Bir işlev, çok işlev dizaynı olurken işlev kapasite büyür, buna rağmen mekân boyutu ve zaman olaraktan kısalırlar. Bu da en az dış dünyanın enaz olurla depolanması tasarrufudur.

Bigbengden buyana oluşlarla da varlık zamanın akışına dek yaşantı aşması içinde akıl denen belleği minimal boyutlarıyla edinip taşımaktadırlar. Organizmalarda bu bellek öznellik (beyin) dediğimiz daha kompleks tinselliği ortaya koymuştur. Yani şeyden önce akıl da yoktur ki şeyleri düzenler olsun. Akıl varlığın girişmedi olurla tepkilerden seçme ayıklamalı bir özellik olurları öğrenmesi ve yansıtmasıdır.

Var oluşlar, başlangıcın saf enerji gibi yalın koşulları içindeki eşik girişmeleriyle birlikte; erke kendi iç sistemini de; dış ortamın etkisi gibi karmaşıklaştırdı. Bu karmaşıklık asla şimdiki boyutlarda ve dıştaki karmaşıklığın düzeyinde ve çokluğunda değildir. Başlangıcın içinde kendisi olan ısı, ışık ve basınç vardı. Yani ısı ışığın ve basıncın kendisi ve bir özellik olacakla beliren görünüşün aynı haliydi. Basınçta hem ısı idi, hem ışıktı. Enerji bu nedenle akar. Yani zaman akar. Yani devinim akardı...

Dışın karmaşıklığı yanında sistemlerin karmaşıklığı yine yalın kalır.

Organik ve düzenli inşalar, dıştaki karmaşıklığın ve çeşitliliğin tümünü içermeyip, dıştan bir miktarı seçme ayıklama yapmak zorundadırlar. Bir seçimin tümünü birden de seçemezdiniz. Söz gelimi ısıyı seçmiş olunuz. Seçilen ısı belli bir miktar olacaktır. Bu belli miktarın dışındaki ısı size, ışık ve basınç olurla; hem fayda, hem rahatsızlık olacakla; var olmaya özelliklerini yansıtmaya devam edecektir.

Zaten dıştaki var bulunuşların tümü de inşanın düzenliliğine hizmet eder bir belirme de değildirler. Hizmet eder olanlar bile, tam bir hizmet eder durumlar belirmesi olmayıp, belli değerler eksenini aştıkları zaman; en yararlı içerme dahi; en zararlı konumuna geçmektedirler.

Çünkü inşa malzemeleri kendi başlarına içincilik taşımazlar. Sadece zemin ve zaman şartları içinde ilişki ve girişme şeklinize göre bir belirme ve algılanış olacakla yansırlar. Tıpkı ışığın; sizler ısındıktan sonraki süreçleri size; ışık veya basınç veya fotosentez; buharlaştırıcı olayları gibi daha bambaşka ve farkına varamadığımız onca olaylar özellikleri olacakla algılanıp yansımalar türü etki etmesi gibidirler.

Diyelim ki çevremizde yalın bir ısı bulunuşu var olsun. Isı kendisinin kendi üzerine yansımalarıyla ve çevreye yansıyan girişmesi ile onlarca binlerce çeşitliliğe ve deviniş türü belirmelerine dönerler. Siz artık sadece bir ışıkla değil, ışığı; nem, yağış, heyelan, fırtına, meyve, sebze oluşlarla, rüzgâr, rüzgârın yığdığı kum tepesi vs. vs. gibi çok çeşitlenmelerle ve bunların bir yığın girişmeleriyle baş etmek ve etkileşmek ve bunların seçme ayıklamasını yapmak zorundasınız. Bu yüzden dış ortam sürekli değişir ve bu değişme ile size de hem değişir, hem de değişmenin girişmelerini ya da tepki dirençlerini ortaya koyarsınız.

Sürecek

30 Ekim 2012 5-6 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar