Yüreğim Güvercin Kanadı

Acılardan arta kalan küllerimden anka kuşu misali yeniden aşkla doğuyorken, ket vuruyorum duygularıma. Bunu neden yaptığımı bilemesem de içimden bir ses böyle olması gerektiğini haykırıyor adeta.

Oysa;

Sancılarım gibi dağınık, dalgalı saçlarım düşerken omzuma, hafif bir fırça darbesi gibi tuvale nakış nakış resmedercesine dokunsan bana, o narin parmaklarınla atsan kulaklarımın ardına. Sonra hasretini kalbimin en derin yerinde hissettiğim nefesinle küçük bir öpücük kondursan alnıma. İçimdeki küçük, yaramaz kız çocuğu uyansa, gözyaşlarım korkusuz bir savaşçı gibi hücuma geçip, hıçkıra hıçkıra ağlasam baş ucunda.

Dudaklarının kıvrımında, kıvrılarak uyumak isterdim koynunda. Sonsuz rüyalara dalsam. Binbir telaş içinde gecenin bir yarısı uyansam, göğsüme inen boncuk boncuk terleri avuçlasan. Bir yudum suyla yangınımı harmanlasan.

Gözlerin; gözlerimin gördüğü en uzak ülke... Mercan karası gözlerinde uzun yolculuklara çıksam, denizleri aşsam, yüksek sıra dağlarını var gücümle yıksam, tüm engellerimi kaldırıp sana ulaşsam.

Bir perde inse geceye, ayın diğer yüzü sen.
Gece, yıldızlar, şarap, sen ve ben...
O an kıyamet kopsa, dursa dünya.
Biz hiç ayrılmasak...

?Gel, kurtar beni bu kabustan? desem gelir misin? Ya ben? Bunca istekliyken ardın sıra koşmaya, karmaşık duygularımla gelir miyim gerçekten? Sen; kimselerin bilmediği-bilemeyeceği SIR!
Cesur bildiğim yüreğimde cesaretim hücreye hapsedilmiş. Soğuk, kalın demir parmaklıklar... kırılmaz prangalar...

Zaman en iyi ilaçmış...yalan!... Bana yan etkileri gösterip içimi daha bir kanatan...
Bu yürek aşkınla talan.

16 Eylül 2009 1-2 dakika 3 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar