Yurttaş Ve Halk Kavramı 1
Yurttaş ulus devletlerle ortaya konan bir ilişki girişme tipidir. Etnik yapı anlayışını aşmış, etnik yapı anlayış düzey ve düzlem devinmelerini geride bırakmış, modern bir toplum-birey girişme biçimidir.
Yurttaş, toplum da; sosyal anlayışça talepli olmamanın, bilincidir. Yurttaş, toplumsa üreten ilişkilerde belirlenen değil belirleme sürecine katılan bilinç aktlar ve katılımcılığıdır. Toplumsa ilişkilerdi eylemler bilincidir. Akt demek, kendi kendisini objeleştirip, kavrayışla bağıntılarsan yapan demektir. Etik değerler de buna dâhildir. Eylem oluşlar topluluğudur.
Yurttaşlık, bir toplum uhdesine özne-nesnel bilinç aktlarıyla ve emek çalışmasıyla; vergi verme yükümlülüklerdi (karşılıklı bağıntılımla) olmanın bilinciyle; katkı verme ve katkı almanın aktiflik bilincidir. Kendisinden de kaynaklı olan, toplumsal gücü; kullanım haline getirmenin bilincidir.
Kişi vergi verir. Vergiler toplumsal güce dönüşür. Toplum sal güç, vergi verenlerin kendilerinin asla ve hiçbir zaman yapamayacağı barajı, toplumun gücün üzerinden çevrilmeyerek elektrik, erke, çamaşır makinesi vs. oluşla kullanıma sokmanın bilincidir. Çünkü sosyal aidiyetlik çok şey olmakla birlikte karın doyurmaz. Karnı doymayan insan da, ne sosyal kültürünü; ne de insanlığını üretip yaşantılaşamazlar.
Yurttaş bilinci, artık kul olma 'Allah devlete millete zeval vermesin '; ' Allah hükümetten razı olsun' demenin kulluğunu gerilerde bırakmış bir etkinliktir. Yurttaşlık toplum bilinciyle olmanın durumudur. Allah hükümette razı olsun diyen toplum halklarının yurttaşlık bilincinden ve halkın sosyo-toplumsa yaşam refahından söz etmek çok çok zordur.
Kişilerde toplum bilinci yoksa toplumun kişileri pasiftir. Olup bitenin seyrine karşı, Allah, Allah deyip kulluk duası içindedirler. Toplum, asla kul kişilikleri yeğlemez. Sorumlu olmanın ve sorumluluğunun bilincinde oluşla sorgulayan kimlikler, toplum yurttaşlığıdırlar.
Delidir, ne yaparsa yeridir; mantığıyla hala ulul emre itaati olur kul mantığı, yurttaşlık mantığı ile hiçte bağdaşmazdır. Bu kabil kul mantıkları, tarihi rollerini oynayıp; süreç içinde belli gelişme ve devinme çizgisine getirdiği sosyo-toplumlar kesikli sürekliliğindeki sosyo-toplumları; yeni tanımlı ilişki tiplerine bırakarak; kendileri de tarih sahnesindeki kilometre taşı olma yerlerini almışlardır.
Yurttaşlık, bir toplum aitliği ilişkisidir. Etnitise ve inançlarla, özel yaşam; bir sosyal aitlik ilişkisidir. Oysa ulus toplumlarına kadar olan önceki aitlikler; kategorize edilmemişti. Kategorize edilmemiş bu geçmiş şimdiden bakılınca süreçleri, adeta kör dövüşü gibi görülür. Kategorize edilmemiş bu süreç toplumsal yapısına göre daha çok sosyal aidiyetlikti yapıdırlar. Zımnen de sosyo-toplumsa olanın aidetliğidirler.
Kişi kendisini sosyal aitti oluşla tanımlarsa tanımlar, tanımlamazsa tanımlamaz. Bu tanım yurttaşlıkta aranan, istenen ve birlik yapan bir istenildik hiç değildir. Sosyal aidiyetlik, temeli bir sürü aidiyetliğidir.
Sosyal aidiyetlikler günümüzde, insana dek depo bilincin ve aktlerin, olması gereken öznel yerlerin boşluğunu dolduran sıvama ve kaplama bir sürü aidiyetliği izolasyonudur. Sosyal aitlik insanda totem aidiyet ilişkisiyle biraz farklılaşmıştır. Sosyal kültür toplumun, hiç te umuru ve kullanımı değildir.
Sosyal aitliğin topluma dek olur katkıları; devirse dönem ve düzlemlerini geride bırakıp; günümüzde topluma göre fosil kayıt olmuş, tamamen özel yaşamın inşasına dönüşmüştür. Sosyal aideti kültürleri toplum kültürü gibi görüp, birbirine karıştırmak demek; toplumun yurttaşı olma bilinç düzeyi içinde olmamak demektir. Kişiler günümüzde toplumun yurttaşlığı olan birey bilinci ile ve kişilerin, kişilere göre olan özel ve öznel sosyal hayatları olmaları itibarıyla halki (halka dek) olan yaşantılıları vardır.
Yurttaş, konum coğrafyalı yer sathı üzerinde, üreten siyasi birlikle üretim tüketim ilişkisinin belirlediği bağıntı içinde, hak ve sorumluluklarına ve yükümlülüklerine müdrik olan sosyal kümenin, etkinlikle topluma aitliğidir. Bu aitlik bir şoförün arabayı (toplumu)yöneten aitliği gibidir. Şoför arabayı arabanın (toplumun) nesnel kuralına göre yönetir. Arabadaki (toplumdaki) kullanım gücü, şoför-kişide yoktur.
Bir topluma yurttaş olurla aitliğinizin, hukuki bağıdır. Bir sosyal yapıya aitliğiniz inancı, imani ve soy bağdır. Yani etnik oluşlar, dil ve dini oluşlar, ırkı oluş gibi öznellikler, yurttaş tanımı, içermezler. Elbet halk ta topluma hukuki bağla ilişkindir. Ancak halk her tür öznellikleri içeren, toplumsa siyasi birliği olmayan bir yapıdırlar.
Ulus öncesinin milletleri, inancın siyasi birliğini, yeni totem ata soy oluş üzerindeki, sözel ittifaklarla çıkarabilmişlerdi. Yurttaş ise üretir olan zorunlu ve hukuki bir bağla yurttaş olma zemininde siyasi ve hukuki bir bütünlüktürler. Milleti olan sosyal yapıyla; toplumsa olan sosyal yapının ve toplumsa sosyal yapıyla, toplumun dilleri farklıdır.
İki yapının dili temelde ayrıdırlar. Millet ve halkın dil yapısı, soyut, inancı ve imani olur tek biçimli mantık ve dilin kullanımıdır. Hiç kuşkusuz ki eski sosyo toplum oluşlarının yaşantılımı olmakla da yaşam ve toplum diliyseler de. Millet daha çok iman ve inanç dili üzerinde olmanın bağ bağıntı ve ödev selliğidir. Toplumsa üretim olan bir rezidansın kullanım dili, bağ ve bağıntısı, sosyal kültürün dili değildir. Bir uçağın; ne aksam olan parçalarının dili, ne uçağın kullanım dili; bir kimya dersini (eğitim öğretimini ve okul düzenini) anlatan dili, ne etnik dildir, ne sosyal yapının dilidir. Ha keza bir doktorun dili böyledir.
Toplumun dili, yine bir üreten toplum ilişkilerinin bağıntı dilidir. Şarkı söyleyen dil ve kültür toplumun dili ve kültürü değildir. Toplum dili içinde 'Ya Allah deyip, 600 okkalık kayayı düşmana atmanın, Nuh nebi anlatmanın dilsel anlatım kültürü ve mantığı yoktur. Bunların toplumda üretti sel yararı yoktur. Ancak bu, halk folkloru oluşla, kişi grup ve cemaat ilişkilerinin, özel hayatın cazip yaşantılaşmasıdırlar.
Bir kılıç sallayışında 80 kâfirin kellesini kopartmayı anlatan kültür bilinç düzey ve anlayışı yoktur. Zaten bunlar da toplum olmanın bilinç ve üretim ilişkileri değildirler. Toplumun melek cin gibi üretim dili olmayan dil kültürü yoktur. Üreten aklı işleten dil toplumundur. İnanan, iman eden, ikna olan anlayış ta halkın dilidir.
Sürecek