Z Kuşağı Ümit Vadediyor

Dün akşam yirmi beş otuz yıllık arkadaşım olan Didem'e bayram ziyaretine gittim

Yılların yaşanmışlığı olunca aramızda daha doğal bir iletişimimiz var.

Çocuklarımız da akran olduğundan

onların gelişimini, okul hayatlarını, sevinçlerini, üzüntülerini birlikte yaşadık.

Eşlerimiz ona keza arkadaşlar ve evlilik yıldönümlerimiz arasında üç dört gün gibi bir

fark olduğundan iki tarihin arasında bir tarih belirleyip ortak kutladığımız zaman bile olmuştur.

Neyse zili çaldım otomatik açıldı çıktım yukarı, kapı aralıktı girdim içeri.

İlk giriş sağda mutfak var.

Ah o mutfağın dili olsa da anlatsa orda yapılan muhabbetlerimizi, kahkahalarımızı ne anılarımız var ne anılar.

Didemin kızı Ceren yemek yiyor masada görür görmez buyur Menekşe teyze dedi yemeğe davet etti tok olduğumu söyledim bayramlaştık.

Baktım benim arkadaş mutfak balkonunda sigara yakmış ben de doğru onun yanına doğru gittim.

Biz ilişkimiz de çoktandır formaliteleri bertaraf ettik birbirimize içimizden geldiği gibi davranırız.

Öyle mutlaka kapıda karşılama yok nezaketen hal hatır sorma gibi suni gelen şeyleri pek yapmayız ve olayları genelde doğaçlama yaşarız.

Şöyle ki o benim evime geldiği zaman teklifsiz (bana göre de gerek yok zaten) ben acıktım neyin var der artık Allah ne verdiyse olmadı, en tembel olduğum yemek yapmadığım bir günse eğer çıkarır zeytini peyniri bir de olmazsa olmazımız demli çay ohhh değmeyin keyfimize...

Didoşa gittiğim zaman da yine aynı kahve yapayım der otur sen, senin kahven duru oluyor ben yaparım derim / duymasın ama yıllardır bir kahve yapmayı öğrenemedi gitti/ oysa fena değildir el lezzeti.

Tamam tamam keyfine göre takıl der canına minnet zaten arkadaşımın biraz da leydilik var ruhunda iş yapmayı pek sevmez.

Mutlaka çay saatimizde bir masa donatırız söylemesi ayıp yiyip içtikten sonra iş toparlamaya geldiğinde yine yakar sigarasını çıkar balkona.

Eee kızım masa nolacak derim, boşveeer der hemen masa toplanacak diye bir kural mı var yıllarca topladık da madalyamı veren oldu gel anın tadını çıkar otur yanıma sonra toplarız der.

Nerdee bende o rahatlık kalkar toplar makinaya yerleştiririm leydi'miz balkonda cigarasını tüttürür

pür keyif gerine gerine.

Sık sık akşam oturması yaptığımızdan bilirim

huyunu, bizim uykucu kız saat on iki deyince yatmak ister.

Ben de gece kuşu en erken üç dört gibi yatarım.

Hal böyle olunca didoş uykusu geldiğinde benim uykum geldi gibi sanki der.

Ben de mesaj alınmıştıır derim, sen gitsen iyi olur mesajıdır bu.

Yavaştan toparlanır evin yolunu tutarım.

Eee onca yol gidilecek üç dört bina var aramızda o meşakkatli yolu kat edip gelirim evceğizime.

Benim için gece bitmemiştir

daha, tek dostum sadık yarim vefalım yegane

aşkım yalnızlığımla baş başa devam ederim geceye.

Neyse sadede gelelim

bayram akşamı bayramlaştık biraz sohbet ettik.

Didem sigarasını bitirdikten sonra hava da serin gibiydi içeriye geçtik.

Sohbetin koyusuna daldık kahve içmeyi dahi unutmuşuz o akşam konudan konuya geçiyoruz bu arada hararetimiz de biraz artmış fark etmeden.

Yukarıda da belirttiğim gibi aramızda asla maske yapaylık formaliteler yok

en az su kadar şeffafız bir birimize.

Dostluğumuza dair rahatsız olduğumuz konuları o bana

ben ona hiç çekinmeden dile getiririz.

Kendi kişiliğimizi masaya yatırır adeta baypas yaparız hastalıklı kısmı keser atarız sonra da tekrar dikeriz hem de estetik cerrahi titizliğiyle.

İşte yine bu akşamda böyle bir sohbet vardı aramızda

ben ona sen bana şöyle şöyle demiştin ben bu gibi şeyleri kaldıramıyorum istemiyorum dedim.

O da bana sen çok incelik istiyorsun takma her şeyi biraz eş geç, hayatta daima ince insanlar çıkmayacak karşına herkesi olduğu gibi kabul etmek zorundasın diyor

Sen nasıl ben böyleyim beni böyle kabul edin diyorsan herkes öyle işte diyor ve ya sana bir şeyler anlatabilmek için bazen gerçekten beni yoruyorsun arkadaşım gibi serzenişlerde bulunuyor dum

kaptırmışız kendimizi konuya ses tonumuzun biraz yükseldiğinin farkında bile değiliz

birden Ceren'le Ekim girdi

odaya bayramınız kutlu olsuuunnn diye bir enerjiyle tatlı tatlı gülücüklerle yaklaşıp yanımıza ellerimizi yüzümüzü öptüler yine.

Bu arada Ekim de Ceren'in

kankisi oluyor.

Biz şaşırdık tabi onların odaya girişlerine az önce bayramlaşmıştık oysa.

"Düğün değil bayram değil eniştem beni niye öptü "

misali sorgulayan bakışlarla baktık birbirimize

sonra anladık tabi olayı.

Ama ben bir duygulandım nerdeyse ağlayacağım.

Günümüz gençlerinin duyarsızlığı vefasızlığı vurdum duymazlığı

en çok ta Avrupa'nın gereksiz akımına özenmeleri en büyük yaramdır her zaman.

Kızların bu hareketi beni çok duygulandırıp ümitlendirmiş mutlu etmişti ve göğsümde bir ferahlık hissi gözümde umut ışığı parlamıştı

Dediler ki biz ortamı biraz yumuşatalım diye geldik. Yüzlerinde öyle tatlı masumane ifadelerle bize bakıyorlar.

Meğer biz kendimizi kaptırmışız sesimiz biraz yükselmiş hiç farkında değiliz çünkü biz böyle hallediyoruz kaoslarımızı.

Bu davranışları beni öyle mutlu etti öyle hoşuma gitti ki anlatmam yazmam lazım dedim.

Z kuşağı deyip geçmemek gerektiğini bir kez daha anlamış oldum.

Keşke görsel olarak sizlere sunma imkanım olsaydı

o temiz yüreklerin yüzündeki şirinliği, merhameti, kalpleri ısıtan bağlayan sıcaklığı, cıvıl cıvıl bakışlarını.

biz sizin ortamınızı yumuşatmak için girdik odaya tartışıyorsunuz diye düşündük dediler

bir kez daha umutla baktım geleceğe

Bu çocuklar boş yetiyor hedefini şaşıran ok gibi amaçsız savruluyorlar diye düşünürken gördüm ki

kaynaştırıcı yapıcı üretken ve merhametli bir nesil dedim gümbür gümbür geliyorlar diye ümitlendim

ikisini de bağrıma bastım koklaya koklaya öptüm teşekkür ettim

Ardından kızlar birer kahve yaptı bize gençlerin elinden

içtiğimiz o kahvenin lezzetini anlatamam size

Didem'le bana da keyifle yudumlamak kaldı kahveyi

"Menekşe"

09 Mayıs 2022 5-6 dakika 1 denemesi var.
Yorumlar (3)
  • 2 yıl önce

    Kategorize edilmişler değil ama duyarlı olan gençler gerçekten ümit vaat ediyor. Yoksa büyük bir çoğunluğu birbirinin kopyası. Duyarlı insanların çevrenizden hiç eksik olmaması dileğiyle...

  • 2 yıl önce

    Güne düşen değerli denemeyi ve yazarını kutlarım,sevgiyle...

  • 2 yıl önce

    Ben gençlere kızamıyorum hiç, onlar 20 yıl önceki toplumun, anne baba karakterlerin sonucu, aynamız bizim. Bir aksaklık varsa kendimize bakmalıyız, su misali gençlik, önderi ebeveyn ve toplum. Nasıl yatak hazırlamışsak öyle akar.

    Güne gelen yazınızı tebrik ederim menekşe Hanım, sevgi ve selamlar