Zamana Hapsedilmiş Yürekler

zamana hapsedilmiş yürekleriz hepimiz...
içimizi bir kasvet sarıyor...zaman derin bir ağ gibi örüyor ruhlarımızı...önümüz labirent, arkamızda mazinin derin girdapları...zamansa yoruyor bizi...ne bugüne dermanımız var, ne de geçen zamanları tutmaya...

zamana kıstırılmış sessiz eylemleriz hepimiz...sesimiz boğuk...bağırırcasına susanların tercümanı olmuşuz, duvarlar bize konuk...en çok duvarlar duymuş sessizliğimizi...bir onlar bilmiş inleyen halimizi...çığlık çığlık saklamışlar bizi ve onlar şahit esaretimize...söylemek isteyip de söyleyemediklerimize...

bir kasvet bir kasvet ki;
ne mevsimlik bir buğu, gözleri saran ne de uğursuz bir büyü ruhları yoran...bir garip hissiyat işte..bir donuk halet...ne ileri gider kasvette ruhlar ne geri...bir yanı sis perdesi, bir yanında doğmayı bekler, bulutların ardındaki güneş...

güneş ki;
küresel çıkarlara alet edilmiş...mutluluklar, topraklara bölünmüş...kimin çok toprağı varsa, kim en çok yeri işgal etmişse her şey onun oluyormuş...ve o en büyük güç..sisler krallığı adeta...

suskunmuş yürekler ve suskunmuş dünya...dedim ya hepimiz zamana hapsedilmiş çaresiz yürekleriz...zulümlere dokunamaz olmuş ne ellerimiz ne de yüreklerimiz...diller bile lal olmuşken çok mu, bu boş bekleyişimiz?...

bir mesih, bir mesih!..
der olmuş adeta kalbimiz...çağına afet getiren bizlerin çığlığı olmuş bu çaresiz bekleyiş...elinden bir şeyler geldiği halde sessiz kalarak, zulmü alkışlayanların, imdat dilediği bir kahraman olmuş en çok da bu bekleyiş...yapamadıklarımızın, yapmadıklarımızın adı olmuş mesih!...kurtaramadıklarımızın kurtarıcısı...

oysa dünya mesih olmadan da huzuru bulurmuş...sadece "biraz hoşgörü, biraz sevgi, biraz paylaşım" gerekliymiş...

ve dinler...
dinler bu karanlığa malzeme edilmiş...insan gibi yaşamayı unutan bizler, ya din tüccarlığına ya da din düşmanlığına soyunur olmuşuz...kimileri bayrak gibi, dinden dem vurmuş, kimileri tüm kötülükleri dinden bulmuş...ve savaş açmış dinlere...dini kullanan, (dindar!!) dinsizleri unutmuş...oysa dinler de anlaşılmak için samimi olmayı istermiş sadece...biraz samimiyet, biraz teslimiyet.. hepsi buymuş...ama insanlar yeniden başlamak ve anlamak için epey yorgunmuş...

dedim ya;
zamana hapsedilmiş yüreklerimiz..yüreklerimizse; kasvetten olmuş, mariz...

14 Eylül 2010 1-2 dakika 248 denemesi var.
Yorumlar