Zina
Musa asasını suya vursa da artık, toprak rengini belli etmez, edemez.
Çünkü; Beyaz kireçli evlerin belini doğrultan sesler yok. Sessizliğin içi kanama nöbetleri.
Doğan taze bebeğin, suratına çivilenen piçlik hissi.
Çünkü; Hiçbir kentin kapısı artık açılmayacak, giremeyecek içersine çocuk neşesi.
Çatılarda birkaç sakat kırlangıcın yaralı ayaklarının kabukları kalacak. Yıkık bacalardan dökülen ömürler, isli ve belki rüzgâr merhametini savurup denizin ağzına bırakacak.
Deniz midesine sürgüyü çektiği vakit, unuttuğu ile övünecek
Gününe sövdüğümün nesli.
Çünkü; Sadakatin anlatıldığı kitaplardan fırlayıp bildiklerimizin yalanını teşhir edemeyecek, geçmişimizin bilge kılıklı herifleri.
Çünkü; Sokaklarda her iki cinsiyetin bakışlarından kalma darp izlerini taşıyan traversiler dünyaya gelişlerinin kendi seçimleri olmadığını anlatamayacak.
Ya da çocuk yaşta kaldırımlarda etini çürüten orospunun asıl katilinin babası olduğunu kimse bilmeyecek.
Çünkü; Din derslerinde ihanet hep kaçacak, göremeyecek kimse dostunun pırlanta yüzüne işlenmiş bıçağın iştahla bir anı beklerken sırta saplanmak için gösterdiği aceleci telaşı.
Göremeyecek, hakikat sanılanın lağımın bacakları arasına diz kırışını.
Ve kanalizasyonlardan kaçıp bardaklara dolacak, yudumlanan günahın borcu
Tanrı'nın gazabını yarattığı kullar arasında çekenlerin boynuna zil diye asılacak.
Çünkü; Peygamber evlatlarının birbirini katledişi, sersemlerin hafızasından silinecek...
Hatırlamayacaklar, kardeşin kardeşi bir avuçluk taşın altında nasıl boğduğunu.
Güven olgusu zina bilinecek, kaçacak akbabalar bu amansız pis kokunun kirlettiği gökyüzünün damlarından.
Çünkü; Toprak rengini artık göstermeyecek... Gösteremeyecek, zinayı işleyenlerden birisi dün O'nun merhametinin koynunda kendini vurdu.
budur.....
bravo !