Aşık Paşa’nın Hayatı ve Eserleri
Âşık Paşa, Türk şâir ve mutasavvıf.
1- Aşık Paşa’nın Hayatı
13. yüzyılın son çeyreğinde doğmuş olan şair, 14. Yüzyılda etkisini göstermiştir. Tasavvuf konusunda ve alanında adından çokça bahsedilmiş olan şair aslen Kırşehirli olup, döneminin bir diğer önemli şairi olan Gülşehri ile hemşeridir. Aşık Paşa hakkında kaynaklarda yer alan veriler son derece sınırlı olup, her biri bir diğerini referans gösteren ve teyide muhtaç bilgililerden oluşmaktadır. Aşık Paşa'nın asıl adının ise Ali olduğu bilinmektedir. Mutasavvıf yönü nedeniyle Aşık ismini alırken, askeri bir unvan olan paşa kelimesi ise o dönemin Türkçesinde ulu ve saygın kişiler için kullanılan beşe kelimesinden türediği düşünülmektedir. Nitekim beşe kelimesi ağabey ve önder anlamlarına gelmektedir. Hacı Bektaş-ı Veli ile aynı dönemde yaşayan Aşık Paşa'nın ailesi varlıklı ve soylu bir aile olup, Horasan bölgesinden göç ettikleri bilinmektedir. Aşık Paşa Osman ve Orhan Beyler döneminde yaşamış olup Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemine de bir anlamda şahitlik etmiştir.
2- Aşık Paşa’nın Edebi Kişiliği
Aşık Paşa'nın iyi bir medrese eğitimi gördüğü bilinmektedir. Farsça ve İslami ilimler konusunda ileri giden şair bu yönü nedeniyle de tasavvufi eserlere yönelmiştir. Siyaset konusunda da görüşleri olan Paşa, Sofi anlayışıyla temellendirdiği eserler kaleme almıştır. Farsça, Arapça, Ermenice ve İbraniceyi iyi derece de bilmesine karşın eserlerini saf öz Türkçe ile kaleme almıştır. Eserlerinde kullandığı dinsel motifler ile adından söz ettirir. Eserleri ile Türk dilinin üstünlüğünü savunmuş ve bir anlamda taraftarlığını yaparken o dönemde özellikle Arapça ve Farsçadan etkilenen tüm şair ve yazarları eleştirmeyi kendine bir görev bilmiştir.
En ünlü eseri Garip name adlı mesnevi olan şair, kendinden sonra gelen birçok şairi etkilemiştir. 3 Kasım 1333 tarihinde memleketi olan Kırşehir’de vefat eden şairin ölümü üzerine mezarı anıt mezar ve türbe haline getirilmiş ve günümüzde de birçok ziyaretçi aldığı görülmektedir.
3- Aşık Paşa’nın Eserleri
Vasf-ı Hal-i Herkesi, Hikaye, Kimya Risalesi, Şiirler, Garip-name, Fakr-name gibi eseleri bulunan şairin en bilinen eseri ise Garip-name adlı mesnevisidir.
Garip-Name
Aşık Paşa tarafından kaleme alınmış olan ve şairin Türk Dil ve Edebiyatına en büyük katkısı olarak kabul edilen eserde 12.000 beyit bulunur. Halka tasavvuf ve içeriğinin öğretilmesi amacıyla yazılmış olan eser mersiye türündedir. Eser bir anlamda Mevlana tarafından kaleme alınan Mesnevi adlı Farsça eserin Türkçe olarak benzerini sunmuş olduğunu kabul edebiliriz. 1330 yılında hazır hale gelen eser Türk edebiyatının aynı zamanda da ilk büyük Telif mesnevisi olarak kabul edilir. Failatün/ Failatün/ Failün kalıbıyla aruz ölçüsünde kaleme alınmıştır. Eser on farklı bab’a ayrılmış ve her bab’ta da sayıya uygun konular kaleme alındığından eserde genel bir geometrik düzen dikkatleri çekmektedir. Konu bakımından dini ve ahlaki olan eser öğretici bir amaçla halka hitaben yazılmıştır. Tasavvufun genel zirve noktası olan İnsanı Kamile ulaşma arzusu, eserinde temel teması olarak kabul edilir. Dünya görüşü olarak tasavvuf anlayışına sahip olan şair aynı zamanda eserlerinde Türkçenin önemine vurgu yaparak Anadolu birliğinin sağlanabileceğini ve insanların bir arada bu şekilde tutulabileceğini savunmuştur.
Eserin aynı zamanda Türkçe olarak kaleme alınmış olması ve o dönemin özellikleri düşünüldüğünde özellikle Farsça ve Arapçaya kayan edebiyat anlayışına nispetle şairin Türkçe yönünde karar kılması Türk dilinin sanat anlamında var olabilmesi için büyük değer ifade etmektedir. Şair şiirlerinde Aşık, Muhlis oğlu Aşık ve Aşık Paşa mahlaslarını kullanmıştır. Yunus Emre’ye benzeyen tarzda kaleme alınmış olan manzumelerin hepsi aruz ve kısmi bölümü ise hece ile kaleme alınmıştır. Bu yönüyle de bir divan oluşturmayan eserlerde mahlas kullanılmamış ve lirizm yönünden de eksik kabul edilmiştir.
Dönemin şair ve yazarları Tükçeye sırt çevirmiş iken Aşık Paşa’nın Türkçeyi eserlerinin baş tacı yapmış olması ve Türk dilinin manzum ve mensur unsurlarına önemli bir katkı sunması da önemli bulunmaktadır. Şimdi ise Garip name'den 4 paragraf verilecektir.
Gerçi kim söylendi bunda Türk dilli
İlle masum oldu mani menzili
Çün bulasın cümle yol menzillerin
Yirme gel pes Türk ve Tacik dillerin
Kamu dilde var idi zabt-u usul
Bunlara düşmüş idi cümle ukul
Türk diline kimesne bakmaz idi
Türklere her giz gönül akmaz idi
Türk dahi bilmez idi ol dilleri
İnce yolu ol ulu menzilleri
Bu kitap anunçin geldi dile
Kim bu ehli dahi mani bile
Türk dilinde yeni manalar bulalar
Türk-Tacik cümle yoldaş olalar
Yol içinde birbirini yirmiye
Dile bakıp maniyi hor görmiye