Guy de Maupassant'ın Hayatı ve Eserleri

— min. okuma: 7-8 dakika

Guy de Maupassant (tam adı Henri René Albert Guy de Maupassant) Fransız romancı ve kısa öykü yazarı.

Doğum tarihi ve yeri: 5 Ağustos 1850, Chateau de Miromesnil, Tourville-sur-Arques, Fransa
Ölüm tarihi ve yeri: 6 Temmuz 1893, Passy, Paris, Fransa

1- Guy de Maupassant'ın Hayatı

Maupassant ailesi Normandie bölgesine XVIII. yüzyılda yerleşir. Babası, Gustave Maupassant 1846 yılında bir burjuva olan Laure le Poitevin ile evlenir. Laure derin edebi kültüre sahip bir hanımdır. Klasikleri ve özellikle de Shakespeare’i çok sever. Çiftin boşanmasının ardından Guy ve ağabeyi Hervé anneleriyle yaşarlar. Kır kasabaları ve deniz kıyısında, doğa ile iç içe açık hava sporları yaparak büyür. Bu dönemde balıkçılarla ava gider, çiftçilerle sohbet eder. Annesine çok bağlıdır.

Yvetot’da gittiği din okulundan atılır. Hayatı boyunca, bu ilk eğitim sürecinde dine karşı geliştirdiği olumsuz görüşlerin izlerini taşır. Ardından Rouen lisesine başlar. Bu dönemde kendini şiire adar ve birçok okul piyesine katılır. Liseyi tamamlamasının hemen ardından başlayan Fransa Prusya savaşına gönüllü olarak katılır. Savaşın sona ermesinin ardından 1871 yılında Normandie’yi terk eder ve Paris’e yerleşir. On yıl boyunca Denizcilik Bakanlığı’nda çalışır. Bu süre içinde çok sıkılır: tek eğlencesi Pazar günlerinde yapılan Seine nehri gezileri ve tatillerdir.

Gustave Flaubert onun koruyucusu, akıl danışmanı ve edebiyat ve gazetecilik hayatının başlangıcında yön göstericisi olmuştur. Flaubert’ in yardımı ile rus romancı İvan Turgenyev, Emile Zola ve birçok naturalist ve realist yazar ile tanışır. Bu süre içinde çok sayıda kısa oyun ve mısra yazar.

1878 yılında, gazetelere makale hazırlamak üzere başka bir bakanlıkta görevlendirilir ve Figaro gibi önemli gazetelere makaleler yazar. Flaubert, Maupassant’ın şiirlerinin yetersiz olduğunu söyler ve onu öykü ve roman yazmaya teşvik eder. Bu dönemde boş zamanlarını roman ve hikaye yazmaya adar. 1880 yılında ilk başyapıtı Boule de Suif’i yayınlar. ( Henüz Türkçe olarak yayınlanmamıştır). Eser Zola tarafından 1880 yılında düzenlenen ve natüraliste yazarların buluştuğu toplulukta büyük ilgi toplar. Flaubert yapıtı “kalıcı bir başyapıt” olarak nitelendirir.

1880 ile 1891 yılları arasında Maupassant en verimli dönemini yaşar. İlk yapıtıyla meşhur oluşunun ardından düzenli şekilde çalışır ve yılda iki, hatta bazen dört kitap yayınlar. 1881 yılında La Maison Tellier adlı ilk hikaye serisini yayınlar. Bu kitap iki yıl içinde on iki baskı yapar. 1883 yılında ilk romanı olan Une Vie’yi tamamlar. Bu kitap bir yıldan kısa bir sürede yirmibeşbin kopya satar. Romanları hikayelerinde ayrı ayrı değindiği gözlemlerinin buluşmasıdır. İkinci romanı Bel-Ami 1885 yılında yayınlanır ve dört ayda otuzyedi adet baskı yapar. Aynı dönemde birçoklarının yazarın başyapıtı olarak değerlendirdiği Pierre ve Jean’ı yazar. Yapıtlarında biçem, gözlem, içerik ve derinlik büyük bir uyum ve doğallıkla yer alır. Cezayir, İtalya, İngiltere, Sicilya gibi bölgelere geziler yapar ve neredeyse her gezisinde yeni bir kitap yazar.

Flaubert edebiyat konusunda her zaman Maupassant’ın yol göstericisi olmuştur. Ünlü Goncourt kardeşlerle arkadaşlığı çok kısa sürmüştür. Bu kardeşlerin 18.yüzyıl etkisinde yarattıkları edebiyat salonunun yapısını asla kabul etmemiştir.

İlerleyen yıllarda büyük bir ölüm korkusu ve yalnız kalma isteği geliştirir. Bu değişiminde hızlı yaşadığı gençlik yıllarında yakalandığı sifilis hastalığının etkisi olduğu düşünülür. 1892 yılında hastalığın da etkisiyle aklını kaybeder ve intihar girişiminde bulunur. Bunun ardında Paris’de bulunan Dr Blanche tıp kliniğine kaldırılır ve 43.yaş gününden bir ay önce, 6 Temmuz 1893 tarihinde burada hayata gözlerini yumar. Doğum kayıtlarının tersine ölüm kayıtlarında doğum yeri Yvetot olarak belirtilir ve böylece doğum yeri üzerine bir polemik başlar. Mezarı Montparnese mezarlığındadır.

2- Guy de Maupassant'ın Edebi Kişiliği

Guy de Maupassant, "Les Soirées de Médan" ve "Pierre et Jean"ın önsözlerinde yazma yöntemini anlatır. Yöntemi, kişisel olmayan nesnelliğin sürekli araştırılması üzerine kuruludur.

Maupassant, öncelikle bu özelliğiyle, bütün dünyada kısa hikaye türünün belli başlı birkaç ustasından biri haline geldi. Maupassant'ın hikayelerinde her türlü ortam ve bu ortama uygun tipler görülebilir. Normandiya köylülerini, Normandiyalı ya da Parisli küçük burjuvaları, büyük mülk sahiplerini ve memurları hikayelerinde büyük bir ustalıkla anlattı. Sıradan insanları güçlü bir yalınlıkla işledi. Dünya görüşü kötümser olan Maupassant'ın hikayelerinin anlatım tekniği gittikçe gelişti. Sonunda natüralizmin aşırılıklarına karşı tepki göstermeye kadar vardı.

Maupassant, hayatta güven uyandıran her şeye çatar; Tanrı'yı inkar eder. Onu "yaptıklarını bilmez" olarak görür. Aldatmaca olarak kabul ettiği dine saldırır. Ona göre, evren, "kör ve bilinmez güçlerin zincirden boşanmasıdır". İnsan, sadece "diğerlerinden üstün bir hayvandır". Gelişme, gerçekleşmeyecek bir düştür. Dostluk bile, ona "iğrenç bir aldatmaca" olarak görünecektir; çünkü Maupassant'a göre, "insanların duygu ve düşünceleri anlaşılmazdır ve onlar yalnızlığa mahkûmdurlar".

Hastalığının ilerlemesine bağlı olarak Maupassant'ın yazarlık tarzı da değişime uğradı. "La Maison Tellier" (Madame Tellier'nin Evi - 1881), "Mademoiselle Fifi" (1882), "Les Contes de la Bécasse" (Çulluğun Hikayeleri - 1883) gibi ilk hikayelerinde, buruk ve alaylı bir konuşma gücünden kaynaklanan kuru bir anlatım görülür. Bu hikayelerde, onun kavgacı niyetleri, dine, burjuva önyargılarına ve "kadına özgü kötü niyetliliğe" saldırma isteği sezilir.

Hastalığının zararlarını görmeye başladığı günden itibaren Maupassant'ın anlatım yolu daha az yergici bir görünüm aldı. Yazarlık hayatının sonuna doğru "La Peur", "Lui?", "Solitude", "Le Horla", "L'endormeuse" gibilerinin de aralarında bulunduğu otuza yakın hikayesi, intihar düşüncesi, görünmez bir varlığın musallat olan fikri ile iç sıkıntısı ve korkulardan esinlendi.

Guy de Maupassant, Flaubert ekolünde, "hiç kimse tarafından görülmemiş ve söylenmemiş bir görünüm" bulup ortaya çıkarmayı öğrenmişti. hikayelerinin özgünlüğü, bunların yapısından daha çok, memurların, burjuvaların ya da köylülerin yaşantılarının geçtiği birbirinden çok farklı ortamların, tiplerin ve geleneklerin "gerçek olarak tasvir edilmesi"nden ileri gelir.

Hikayeleri bir bütün olarak ele alındığında, 1870 - 1890 arası Fransız toplumunun zengin bir panoraması çıkar ortaya. Yapıtlarının kişisel yaşamından birçok iz taşıması, Maupassant'ın hikaye ve romanlarını birer "otobiyografi" ya da "günlük"müş gibi ele alınmasına yol açmıştır.

Maupassant'a olan ilgi, 20. yüzyılın ikinci yarısında azalmıştır. Ama Maupassant günümüzde de, her sınıftan okura seslenen ve hem belirli bir düzeyi tutturan, hem de belirli ölçüde popüler olabilen yeni bir hikaye türünün yaratıcısı kabul edilir.

3- Guy de Maupassant'ın Eserleri

  • Öyküleri:
    • Boule de Suif (1880)
    • La Maison Tellier (1881)
    • Une partie de campagne (1881)
    • Une vie (1883)
    • Mademoiselle Fifi (1882)
    • Contes de la Bécasse (1883)
    • Au soleil (1884)
    • Clair de Lune (1883)
    • Les soeurs Rondoli (1884)
    • Yvette (1884)
    • Miss Harriet (1884)
    • Monsieur Parent (1885)
    • Bel-Ami (1885)
    • Contes du jour et de la nuit (1885)
    • La Petite Roque (1886)
    • Toine (1886)
    • Mont-Oriol (1887)
    • Le Horla (1887)
    • Sur l’eau (1888)
    • Pierre et Jean (1888)
    • Le Rosier de madame Husson (1888)
    • L’héritage (1888)
    • Fort comme la mort (1889)
    • La Main gauche (1889)
    • Histoire d’une fille de ferme (1889)
    • La vie errante (1890)
    • Notre Cœur (1890)
    • L’Inutile beauté (1890)
    • Le père Millon (1899)
    • Le colporteur (1900)
    • Les dimanches d’un bourgeois de Paris (1900)
  • Tiyatro:
    • Histoire du vieux temps (1879)
    • Musotte (1890)
    • La paix du ménage (1893)
    • Une répétition (1910)
  • Eleştiri:
Paylaş:
Yorumlar