Kimseyi Güldürmeyen Joker Filmi Üzerine İnceleme
2019 yılının en çarpıcı filmlerinden olan Joker’i incelemek için ilk olarak bu karakteri canlandıran Joaquin Phoenix’ten bahsetmek gerekir. Geçtiğimiz yıllarda oyunculuğa ara veren usta aktör, Joker’i bambaşka bir karaktere bürümüş. Son yıllarda daha çok psikolojik filmleriyle öne çıkan ve daha çok Her adlı filmiyle aşkı iliklerine kadar hissettiren Phoenix; duygu bozukluğunu ve insanların acımasız yönlerini Joker adlı filmde başarılı bir biçimde yansıtmayı başarmış. Filmin ilk anından beri ruhsal bir çöküntü durumu içerisinde olan Arthur Fleck karakteri, başarılı bir biçimde işlenmiş görünüyor. Film için yaklaşık 25 kilo veren Joaquin Phoenix'in; bu film için olağanüstü bir hazırlık evresinden geçtiği de görülebiliyor.
Joker filmi klasik bir DC Comics karakteri olan Arthur Fleck’ten fazlasıyla uzak kalıyor. Bu filmin anti kahramanların yaptığı kötülüklere değil, daha çok bu kötülüklere neden olan temel etkenlere eğilmesi sinema severlerin fazlasıyla ilgisini çeken bir detay olarak görülebiliyor. Bu yüzden bu filmin 2019 yılının ilgi çeken bir projesi olduğu söylenebilmektedir.
Süper kahramanların ya da anti-karakterlerin de normal yaşantılara sahip olduğuna dair filmleri nadir olarak görüyorduk. Ancak Joker ile bu çıtanın en üst seviyeye taşındığını söylemek yanlış olmaz. Aynı zamanda üst düzey bir oyunculuğun da filmde yer alması bu karakterin de herhangi birinden farkının olmadığını gösterebiliyor.
Süper Kahramanların normal birer insan olduğuna dair ilk filmlerin 2010 yılında Watchmen ve Kick Ass olduğunu söylemek mümkündür. Kick Ass’in devam filminde de normal yaşantısıyla süper kahramanlık arasında sıkışmış kalmış Hit Girl’i görebilmek söz konusudur. Aynı zamanda Scott Pligrim vs The World adlı filmde de 7 süper kahramanla ilişki yaşamış ergen bir kızla aşk yaşamak isteyen Scott Pligrim’i görebiliyoruz. Daha çok komedi ve macera odaklı bu yapımlara da Joker farklı bir boyut getiren ilk DC Comics yapımı olan film olarak kendini gösteriyor.
Arthur Fleck karakteri detaylı bir biçimde incelenmesi gereken ve toplumda zaman zaman karşılaşılabilecek tiplemelerden bir tanesi. Bu yüzden bu filmin son derece doğal ve akıcı yönüyle herkesin yönelebileceği bir yapım olarak ifade edilebiliyor. Bundan kaynaklı olarak da Joker adlı filmin herkesin izleyebileceği fantastik ögelerden uzak bir yapım olduğu söylenebiliyor. Arthur Fleck adlı psikolojik rahatsızlıkları olan birinin dış dünyada gördüklerine karşı çaresiz kalması ve tamamen içine kapanık bir halde olması filmin en başlarında görülen unsurlar olarak adlandırılıyor. Aynı zamanda da palyaçoluk yaparak hayatını kazanmaya çalışmasıyla beraber annesinin sorumluluğunu üstlenmesi; toplumdan dışlanmasına ve insani ilişkilerden her zaman uzak kalmasına sebep olmuştur. Filmin ilk yarısı bu şekilde devam etse de Arthur’un metroda başına gelen bir olay sınırlarını aşmasına neden oluyor ve Joker karakterinin temelleri atılıyor.
Hayatta ezilen ve aşağılanan insanları simgeleyerek, onların bu zulümlere daha fazla katlanmamaları gerektiğine dair mesajları ileten bir tipleme olarak Joker karakteri öne çıkabilmektedir. DC Comics evreninin en haşarı ve uslanmaz çocuğu olan Joker’in altında bu denli bir hüznün yatması her sinema severin hoşuna gitmeyen birer detay olarak kendini gösteriyor. Bu detaylar her ne kadar hoşa gitmese de film içerisinde yavaş yavaş yedirilmesi bu filmin bu yılın en iyi yapımlarından bir tanesi olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Arthur Fleck’in Joker’e dönüşümünde nelerin etkili olduğunu işleyen bu yapım geçen yılki Black Panther faciasından sonra Akademi’nin tercih etmesi gereken filmler listesinde ilk sıraları zorlayacağı da ifade ediliyor.
Dış dünyanın tüm zorluklarını ve bu zorluklar sonrasında ezilerek kendi içine dönen insanların yaşantısı Joker adlı film içerisinde başarılı bir şekilde işlenebiliyor. Hayatın her noktasında başarısız olduktan sonra, istemediği bir hayat yaşamaya zorlanan bu bireylerin toplum içerisindeki yeri Joker filminde Joaquin Phoenix ile ile başarılı bir şekilde sunuluyor.
Realist bir bakış açısıyla işlenen bir hikayeye sahip olmasıyla büyük takdir kazanıyor. Sinema severlerin Arthur Fleck’in kendine dönük yapısında yer yer kendilerini bulmaları ve hazmetmeleri gereken olaylarla karşılaşmaları bu filmin en fazla ilgi çeken yönlerinden bir tanesi olarak ifade edilebiliyor. Sinema severlerin kendilerine yakın hissedecekleri bir karakter olarak tanımlayacakları Arthur Fleck ile zaman zaman iç dünyalarını dışa vurmalarına dair bir ilham perisi olan Joker’i beraberce izleyecekleri bu sinema filmi büyük takdir toplayacak. Şimdiden kapalı gişe oynayan ve en büyük Oscar adaylarından bir tanesi olarak adlandırılan Joker filmi kendilerine büyük keyif verecek. Bu sinema projesine giden herkesin salondan mutlu bir biçimde ayrılacağını söylemek de mümkün.