141

Ne çok şey öğrenmişim senin beyaz bağrında
Nice olmazlarla dalga geçmişiz
Güvenle ve fakat içimiz titreyerek...

Bir cura çalar, bir sipsi çınlar
Kâh tumbalar coşar, kâh gaydalı cengâverler

Ne çok büyürüz şiir yazdıranların bağırlarında
Yeniden kurulur memleketler
Açılır bin bir bahar çiçeği
Karanlığa inat gülüşlerimizden
Doğar binlerce güneş...

Tahtadan hayallerimiz, naylondan yıkıntılara dönmemişken
Çeşmeden su içene şaşırılmadığı dönemlerden bir gün yani
Yığıldım kaldım...
Neden düşmüştüm şimdi unuttum
Nerede düştüğümü ise asla unutmadım
Çünkü sizin evin önüydü ve...
Sen bana bakıyordun reyhanların, fesleğenlerin ardından
Üşenmeden indin aşağıya kalkmama yardım ettin
Mavi askılı bir entari vardı üstünde
Evinizden bir inilti geliyordu, utandın ve kaçtın
Adını öğrenememiştim
Tek bildiğim o gözler bir başka bakıyordu
İlk kez çıktığım açık denizin verdiği tat kadar
Ufak rakıyı devirip sahilde yürümenin keyfi gibi
Hafiflemiştim...
Sordum köşedeki bakkala boş ver dedi kısa kesti
Kimseler konuşmadı
Adını öğrenemedim...
Okuldan tanıdığım bir arka sokakta oturan bir arkadaşım tuhaf bir aile demekle yetindi
O da ismini bilmiyordu, senin konuştuğunu da duyan olmamış
Özürlü bir annesi var dediler o kadar
Sokağın adı yoktu ne tesadüftür ki o aralar kalksın diye uğraştığımız
Uğruna coplar yediğimiz 141.madde karşıma çıkmıştı
141 sokağında oturuyordu
Apartmanın adı yoktu giriş katındaydılar
Çok geçtim o sokaktan bir bahane bulup her seferinde
Durdum evlerinin önünde, bakındım ama nafile
Aynı iniltileri duydum yine, bu sefer şaşırmadım
Bir mektup yazdım bir keresinde pencerenin kenarına bıraktım...


Affınıza mağruren diye başlaması akıl veren yaşlı komşum yüzündendir
Kibar olacağım diye bilmediğim biri gibi yazmıştım tüm mektubu
Tanışmak istediğimi belirten, özetle buluşma teklifi idi anlayacağınız...
Yarın aynı saatte pencereye cevabını koymasını rica etmiştim
O saatte geçtim oradan mektup filan yoktu
Ama perdeyi aralayıp bana gülümsemişti ya, bana yetti doğrusu
Her gün aynı saatte geçiyordum 141 sokağından
Pencerede bir mektup görmek için
Bir keresinde delikanlı dur hele dedi kalın bir ses
Sırtından ter boşalmasının ne demek olduğunu o gün anladım
Antep'te oturan dayısıymış beni buralarda çok görüyormuş, bir daha olmasın dedi ve gitti...
Tül perdenin hareketinden ondaki tedirginliği anlamıştım
Birkaç gün sonra yine boş pencere diye üzülürken
Bir melodi duydum
Zeki Müren söylüyordu
?Gizli aşk bu söyleyemem derdimi hiç kimseye'
Kalakaldım ve hayranlıkla dinlemeye başladım
Umut dolu gülümsemeyle hayallere dalmıştım ki
Büyük bir gürültü ile şarkı durdu
Sanırım pikabı yere atmıştı biri
Ağlamalar iniltilere karıştı
Pencereden bana git işareti yapıp perdeyi çekti, uzaklaştım
Ertesi gün hayatımın karardığı gün oldu
Taşınmışlardı...
Kimse nereye gittiklerini bilmiyordu
Madam beni çağırdı yanına
O kadın evli unut onu dedi
Bir üst katta oturan ve her şeyin farkında olan bu yaşlı kadın
Bir gerçeği söyledi belki ama
Beni iyice onulmaz bir yaranın içine hapsetti
Adını sordum yalnızca adını
Kimse bilmiyordu...


Nadir
31.07.09

07 Temmuz 2010 3-4 dakika 70 öyküsü var.
Yorumlar