18:33:54
Saat: 18:33:54
Pazar...
Şakağının hemen yanında patlayan silah sesini duyduğunda ne olduğunu anlamadı kadın, dünyanın hızla dönmesi dengesini yitirmesine sebep oldu, vücudunun yere hızlıca vurduğunu hissetti ama acı duymuyordu. Gözleri, soğuk ve uzayan yolu görebiliyordu. Yavaş yavaş flulaşan yola çok yakındı yüzü, anlam veremedi. Kalbinde derin bir sıkışma hissetti ardından dayanamayacağı kadar büyük bir ağrı, kalbi çok hızlı atmaya başlamıştı. Boynundan yukarısında büyük bir yanma vardı, nefes almak çok zorlaşmıştı. Flu görüntü gitti. Her yer karanlıktı. Ne olduğunu anlamak istedi ama yapamıyordu. Son bir nefes aldı ve sessizlik... Saat: 18:34:04
Bütün bu olanlar sadece 10 saniye sürmüştü sadece o kadar işte. İlk patlama sesini duymasından sonra, son nefesine kadar 10 saniye...
...
3 saat önce
Uzaktan ona bakıyordu, güneş parlak hacmini daha yanaştırmıştı sanki dünyaya, ter kan içinde kalmıştı. Fazlasıyla heyecanlıydı ve bu yüzden oldukça sıkıntı çekiyordu, öylece kenarda duruken yanından ağır parfüm kokusuyla geçen kadına baktı. 'bu kadarda ucuz parfüm, bu kadar fazla kullanılmaz ki' diyerek mırıldandı. Kadın arkasına döndü adama baktı hafifçe gözlerini kıstı, tiksinti ve kızgınlık karışımı yüz ifadesiyle bakarak uzaklaştı. Haftanın son günü etraf biraz sakindi ama yinede hissedilir derecede kalabalık olduğunu da söylemek mümkündü. Gelip geçen arabaların oluşturduğu uğultu aklının daha da karışmasına neden oluyordu, uzaktan baktığı kişinin tüm hareketlerini inceliyor caddenin karşısına geçmek için yeşil ışığın yanmasını beklemenin verdiği azapla dikkati arasında kalmıştı. Yolun karşısına geçtiği zaman kendini gizleme gereği duymadan yavaşça ilerledi. 20 metre ilerisinde şen şakrar gülme seslerini duyuyor öfkesine kırbaçlar indiren bu sesin yükselip alçalmasını hissetmeye çalışıyordu. Elini beline doğru uzattı, silahının yerinde olduğundan emin olmak istemişti. Tedirgin ama kararlıydı. Belinde ki silahı bile hissedemiyordu, sanki kurguladığı bir hayalin içinde bulunuyordu. Şu köşedeki büfe az ilerdeki sinema biraz ilerde simit satan şu adam hepsi onun kafasından uydurduğu kişilikler, mekânlar gibiydi. Biraz ilerideki büfeye girdi aceleci bir halde hemen bir pet şişe su aldı. Boğazı kurumuştu, dışarı çıkınca gözleriyle etrafa biraz baktı, orada idi bir mağazanın önünde durmuş vitrine bakıyordu. Suyu yavaş yavaş yudumlarken bir yandan da kadının yanındakine heyecanlı şekilde elbise hakkında anlayamadığı sözler söylemesini seyretti. Aklından geçenler onu delirtiyor ama çaresizce izlemeye devam ediyordu. Ellerinin sertleştiğini hissetti, nefes alması sıklaşmış, göğsü her zaman kinden daha çok kalkıp iniyordu. Bir an kenarda bekleyen dilenciye yöneldi, cebinden 5 lira çıkardı ve tam önünde durup yere kadar eğildi ve parayı yavaşça bıraktı. Bir süre gözlerini dilencinin gözlerine dikti, yaşlı adamın hayatını düşündü. Çocukluğunu, gençliğini, evlenmiş miydi acaba, çocukları var mıydı? Sorular, sorular ne kadar çoktular ne yana dönse binlercesi ya kulağına ya gözlerine değiyordu. Sorular cevapsız ve cevaplı sorular. Kimisi gizemli kimse bilememiş cevapsız kalmış sorular, kimisi herkesin aşinalığında tekrarı çok. Hayatın içinde kaybolmuş, zaman değirmeninde silinmiş gitmiş anılar. Geçmiş; her geçen saniye daha çok anıyı kendine hapis ediyordu. Kendi hayatını düşünmek, anılarına ulaşmak istemiyordu. İleriye doğru baktı kalabalık arasında aradı onu yoktu hızlı adımlarla yürüdü her iş yerine, her ara caddeye bakıyordu. Oldukça ilerledi telaşlandı ya bulamazsa ne olacaktı. Bulmalıydı hemen, nerede olursa olsun bulmalıydı. Düşündü etrafa dikkatlice baktı, eğer onunla birlikte olsa hangi mağazaya girerdi acaba. İlerdeki ayakkabı mağazasına doğru yönelmişti ki, az ileriden onun olduğu yöne doğru yanındaki kişiyle geldiğini gördü. Hafifçe kalabalığa doğru girdi biraz kenar kısımlara sığındıktan sonra takibine devam etti. Az sonra bir lokantaya giren çifti dışarıda beklerken kendi kendine 'son yemek' dedi. Saat: 16:13:27
Beklerken birkaç tane sigara içmiş kısa kısa mağazaların vitrinlerine bakmıştı. Zaman hızla ilerliyordu. Yağmur atıştırmaya başlamıştı. Damlalar yüzünü vurmaya başladığında içinde doldurulması zor boşluğun acısını daha çok hissetmişti. O sırada kadını ve yanındaki kişinin çıktıklarını gördü. Saat: 17:02:19
İzlemesini sürdürüyordu. Öylesine kendini kaptırmıştı ki, bazen yanından gelen geçenlere çarpıyor, aldırmadan devam ediyordu. Anılara dalıyor, şuan burada olmasına kadar geçen süreçte yaşadıklarını tekrar tekrar gözden geçiriyordu. Yorgundu, uykusuzdu. Islık çalıyor, bazen aklına gelen birkaç sözü tekrarlıyor ve kendine yaklaşan sonun ne kadar anlamsız olduğunu anlatmaya çalışıyordu. İşin içinden çıkmadığında tekrar gözlerini takip ettiği kadına dikiyor, saçlarını, yüzünü, elbiselerini, hareketlerini en ince ayrıntısına kadar aklına alıp hayatının akışında sessizliğe bırakıyordu.
Birden hızlandı işte o yerdeydi burası onun yapmayı düşündüğü olayın tam yeriydi. Kadın kahkahalarla gülüp espriler yaparken yanındaki arkadaşına, onlara doğru iyice sokuldu artık sesleri en düşük olduğunda bile onları duyabiliyordu. Kadının parfümünü algılıyor bir an vazgeçiyor sonra tekrar toparlanıyordu. Yavaşça elini beline attı, silahını çıkardı. Saat:18:23:45
Kadına seslendi. Kadın arkasını döndü yüzünde oldukça şaşkın bir ifade vardı. Silahı ona doğrulttu. Telaşlanan kadın hafifçe geri çekildi. Yanındaki adam kadına biraz yanaştı. 'Ne oluyor' dedi. Adam oldukça sakin şekilde ' ölüm bizi çağırıyor' dedi. Bir anda etrafta silahı görenler kaçışmaya çığlıklar atmaya başlamıştı. Adam için sadece kadın kalmıştı gözlerinin hedefinde. Bir süre öylece soluk bile almadan durdular. Elleri hiç titremiyordu, kadın adamın kararlı duruşunu görünce yanındaki adamın arkasına doğru yavaş yavaş ilerlemeyi düşündü ama sonra vazgeçti ve silaha doğru yaklaştı. Adamın gözleriyle silahın namlusu arasında gidip gelen bakışları ve kalbinin hızla atışı her yerinin sarsılmasına sebep oluyordu. Adam silahı kadından çekip yanındaki adama doğrulttu. Kadın sadece 'yapma' diyebildi. Öylece dururlarken adam bir an gözlerini kapattı silahını havaya doğru kaldırdı, bir el ateş etti. Sonra adama doğru yanaştı. Silahın namlusu neredeyse karşısındakinin kalbinin üzerindeydi. Elleri titremeye başlamıştı. Tam o sırada yüzünü kadına doğru çevirdi, 'Seni seviyorum' dedi. Kadın bağırarak 'nalet olsun sana nalet olsun sana' demeye başladı. Adam silahı elinden düşürdü ve birkaç adım geri attı. Kadının yanındaki adam hemen yerdeki silaha doğru hamle yaptı. O sırada adam belindeki diğer silahı çıkarıp biraz daha uzaklaştı. Kadının yanındaki adam yerden aldığı silahı adama doğrulttu. Adam hızlı adımlarla geri çekilmeye başladı. Kadının yanındaki adama doğru bir el ateş etti, hızla kaçmaya başladı. O sırada polisler az ilerden koşarak onlara doğru geliyorlardı. Adam durdu polislere doğru baktı. Polisler silahını atmasını istediler. Ortalık karışmıştı. İki silahlı adam ve onlara silahlarını doğrultmuş polisler. Adam biraz gökyüzüne bakıp diğer adama doğru yanaştı 'dur' dedi. Şimdi neredeyse yan yanaydılar ikisi de silahlarını birbirlerine doğrulttular. Polisler hala bağırıyordu 'silahları bırakın' diye. Kadın ilerde şok olmuş şekilde öylece duruyordu. Titriyordu. Tam bu sırada adam elindeki silahı polislere doğru çevirdi ve birkaç el ateş etti ve karşısındaki adamın hemen yanına geldi. Bu sırada kendilerine ateş açılan polislerde iki silahlı adama doğru ateş etmeye başladılar. Adam vuruldu yavaş yavaş dizlerini bükerek yere doğru ilk önce oturdu sonra kadına baktı ve iyice kendini bıraktı yere upuzun yattı gökyüzüne baktı. Diğer kişide polislerin ateşiyle vurulmuştu. Ona baktı ölmüş gibiydi. Polisler o kadar çok ateş etmişlerdi ki. Adam tekrar gözlerini gökyüzüne çevirdi gözünden bir damla yaş geldi yaş süzülürken yanağından bir el silah sesi duyuldu ve adam gözlerini kapattı. Sessizlik...Saat: 18:33:54
5 saat sonra...
Hastanene morgu...
Ölenlerin üzerinde ki eşyalar çıkarılıp bilgi toplanırken adamın cebinden çıkan kâğıt polisin dikkatini çekti şunlar yazıyordu;
Bu gün kiralık katille anlaştım. Ne kadar param varsa verdim. Kendime de 2 silah aldım biri kuru sıkı. Sevdiğim kadınla birlikte aynı anda ölmeyi planlıyorum. Onu asla öldüremem, ona zarar veremem. Onsuz dünyada yaşayamam. O yüzden tüm bunları yapabileceğim bir plan yaptım. Polisle ihbar telefonu ettim. Bu gün saat 18:00 gibi belirttiğim yerde (belirttiğim yer benim planlarımdaki yere 300 metre ilerde ) polise saldırı yapılacağını söyledim. Sonra sevdiğim kişinin oraya kadar gelmesini bekledim. Gerçek silahı çekip kendi isteğimle ama bilmeden düşürmüş gibi yaptım. Sevdiğimin yanındaki adam bu silahı alınca kuru sıkı ile ona ateş ettim ve onunda benim peşime düşmesini sağladım. Polisler bize doğru gelince diğer adama yaklaşıp polislere kuru sıkı ile sanki onlara iki kişi saldırıyormuş gibi ateş ettim. Polisler bizi vurduktan sonra kiralık katil zaten şokta öylece bekleyen sevgilimin arkasından kafasına tek kurşun sıktı. O an ben onun kafasına sıkılan kurşunun sesini duydum, onsuz dünyaya gözlerimi kapattım. Eğer bu mektubu yazıyı okuyorsanız tüm bunlar olmuştur.
Size düşen sadece 18:33:54 ün sırrını bulmak.
Kadının yanın da mı ölmüş adam? Güzel bir öyküydü ,çok eskiden bu öyküye benzer öyküler okuyordum.Düşündürücü ve hoşuma da gidiyordu.
Kutluyorum kaleminiz daim olsun.
heyecanla,merakla okudum.. ama sevmek öldürmek değildir üzüldüm tabi...tebrik ettim kaleminizi..
Gizemli bir hikaye. Kısa da olsa her ne kadar ünlü İngiliz Yazar Agatha Christie'nin cinayet romanlarını andırıyor azıcık. Kan, gözyaşı, kurşun her şey var, ee tabi düşünüp 18.33.54 ün sırrını bulmak okuyucuya düşüyor. Ben buldum...👍
Desem de inanmayın...😆
Kutladım Ali bey gönülden...
/ Çok güzel...👧
yorma biz okurlarını :)))
okuttu...