Açım Ağabey Aç
Sabahın altısıydı.Günlerden pazartesi. Sırtımda çantam ile dershaneye gidiyorum.Hava çok soğuk olduğundan paltoma sıkı sıkı sarılmış bir halde yürüyorum. Derken biri bana doğru geliyordu. Üstü başı yıpranmış, kahverengi teni yaralarla dolu.
Para isteyecek zannettim. Gerçi alışıktım böyle insanlara. Hızlanıp geçeyim derken:
-Para istemem. Açım ağabey aç , dedi bir ses.
Donakaldım. Kimse yok caddede. Cevap verebilmek için sözcük aradım. Ama bulamadım yanyana getirecek sözcükleri. Daha yedisindeydi sanki kimsesiz çocuk. Ben rezilliğimle mücadele ederken bir daha seselendi:
-Açım ağabey aç.
Dayanamadım, alıp götürdüm onu kapısını açmış dönerciye. Oturduk renkli sandalyeli dönercide. Bir döner istedim:
-Sos olmasın, dedi kimsesiz çocuk.
Gülmeye çalıştım ama gülemedim. Döner gelince nefes almadan bitirdi hepsini. O mavi gözlere bakınca hem dışarıdaki soğuğu unuttum hem de dershanemi. Bitirince yemeğini güldü bana. Öyle bir sıcak gülüş ki yüreğim kavruldu. Sonra sordum uzaklığa :
-Kimin kimsen yok mu ?
Önce durdu sonra:
-Bir ağabeyim var , dedi
-Peki nerede?
Başını yere eğdi. Yanakları kırmızıya büründü aniden. Utandığını hissettim. Ve ansızın kaldırıp başını :
-Sen varsın ya ağabey.
Sayamadım kaçıncı kez vurulduğumu.Engel olamadım gözümden akan iki yaşa. Bir kardeş edinmiştim mavi gözlü. Sonra soğuk parmaklar değdi yanaklarıma. Baktım ki o da ağlar. Ve bir kez daha yankılandı beynimde o masum sözcükler :
-Sen varsın ya ağabey.
Çok güzel ve anlamlı bir hikâye kutluyorum, tebrikler.
''Allah kimseleri açlık ile terbiye etmesin.'' derler. Kimse bilemez gariplerin, fakirlerin, bir lokma ekmeğe gerçekten muhtaç olanların halini. Ne güzel, o garibanı almış lokantaya da götürmüş karnını doyurmuşsunuz, her şey para pul değil tabi ki... Ne diyelim Allah kimseleri gördüğünden geri koymasın. Var olasınız...
Bu hikaye gerçek mi?