Acıydı Tütün
Eski bir kulübe bir aileye mesken olur, orada aş olur orada yere serilirdi yataklar, güneşin doğuşunu da batışını da çok iyi bilirdi aile, toprakla doğup toprakla yaşanırdı bu diyarda, daha henüz sigaranın ne olduğunu bilmeyen çocuk , ellerindeki ziftin acı tadıyla tanışır yediği yemek dahi zehir tadını alırdı, ellere sinen tütün kokusu aylarca yıkamakla dahi tam çıkmazdı, keza koku çıkmadan tekrar eller tütün tutar işlerdi.
Daha henüz alfabenin a harfini bilmeyen çocuk tütünün harflerini ezberlemişti, bebeklik devresini atlatan her çocuk mutlaka tütüne bulanır kâh yaprak dizmeye kâh tütünü yerden toplamaya yardım ederdi, büyükler ise baharda yapılan fidan ekiminden sonra fidelerin tarlaya aktarılması için karık çekip fideleri diker daha sonra çapalanan tütün, yaz boyunca defalarca yaprak yaprak toplanıp ipe dizildikten sonra kurutulurdu, tarlada tütün toplama işi bitince kasabada yaşanan evlere dönülürdü.
Acıydı tütün zahmetliydi daha henüz toplanmış tütün satılmadan yeni yılda ekilecek tütünün hazırlıkları başlardı. Tütünü toplanan tarla ilk yağmurlardan sonra evin erkeği tarafından atla sürülür ve bu iş kış boyunca birkaç defa tekrarlanırdı. Henüz traktör, zirai araçlar gelişmiş değil birçok iş insan gücüyle yapılırdı. Bir yandan da toplanıp kurutulan tütün balyalanıp satışa hazır hale getirilirdi.
Artık kış iyiden iyiye kendini hissettirdikten sonra, tütünde başka geliri olmayan aile, yazın hazırladığı zahire ile yaşamını sürdürüp kısıtlı bütçesiyle zaruri ihtiyaçlarını karşılardı. Linyit kömürüyle tanışmayan çok aile vardı, ısınmak için dağa oduna gidilir, evlerde gaz lambaları yakılır ve onun ışığıyla oturulurdu, geceler ve sohbetler uzundu, okula giden çocuklar gaz lambasının ışığıyla ders çalışır, genç kızlar kurdukları yuva hayalini yine gaz lambasının ışığında yaptıkları çeyiz ile süsler, gergef gergef alın teri dökerler, delikanlılar askerliği iple çeker ve adeta askerden sonra kuracakları hayatın hesaplarını yaparlardı. Kimi babasıyla birlikte toprakla yoğrulur kimi bir meslek edinmek için çalışırdı, henüz birçok evde radyo dahi yoktu, geceleri sinemalar dolar taşar çocuklar sokaklarda çeşitli oyunlar oynar eğlenmenin yolları aranırdı.
Tütünü almak için uzmanlar dolaşır, ürünü sınıflandırırdı, piyasanın açılmasını heyecanla bekleyen üretici, alın terinin, emeğinin karşılığını alıp almadığını bilmeden, verilen fiyatlarla tüccarlar ve tekel kurumu arasında tercihini yapıp, tütününü satıp parasını aldığında o gün sanki yeniden başlardı hayat. Belki rutin bir yaşamdı ama yapılacak başka bir şey yoktu .
Acıydı tütün, ellerden uzun süre çıkmazdı kokusu .
tebrikler...
güzel bir gözlem,akıcı bir anlatımla buluşmuş,keyifle okudum
sevgiler.
Hayatın acısına tütünün de acısı karışınca, güzel bir hikaye çıkmış ortaya. Güzel bilgilerde var ara ara. Tütün ekili tarlaya yılanların bile girmediğini söylerler hatta...Güzeldi hikaye kutlarım içtenlikle...👍
Temeli rehberlik ve gerçekten çok zor bir uğraşı. Okurken sanki tütün ekip biçtim. Tebrikler emeğe saygılar. Selamlar.