Adak (7.bölüm)
Sadece istemiyorum diyebildi Tuğrul, Efsun un bakışlarının altında ezilirken.
?Bu çocuğu istemiyorum.
Öyle bir de denklem çıkardı ki Efsun un önüne çözebilen aşk olsun. Aldırmalı mı bu çocuğu gerçekten, kazıtmalımı hücrelerinden, ya da tek başına devam etmeli mi bu yola. Çıkıp gitse bu evden, tek başına var etse bu çocuğu, sadece kendi sevgisi yetecek miydi ki? Böylesine ağır bir şüphe üzerine tek başına mücadele edebilecek miydi? Hakkım yok babası yaşayan bir çocuğu baba sevgisi olmadan büyütmeye diye düşündü. Ama insan tarafı, ama kadın tarafı içinde var olmaya çalışan bir şeyin yok edilmesi hükmünü verebilecek kadar güçlümüydü?
Çıkamadı işin içinden. Tamam, istemiyordu bu çocuğu ama o soru neyin nesiydi?
?Evleneli üç ay olmuş olabilir ama bunca sendir beraberiz; hiç mi güvenmedin bana? Hiç mi inanmadın diye sordu Efsun.
?Şaşkınlığıma ver algılayamadım, birden ağzımdan çıkıverdi dedi Tuğrul.
?Hayatımızın bir düzene oturması ve her şeyin yoluna girmesi için bu çocuğun doğmaması lazım diye devam etti kararlı bir sesle.
Ne kadar kolay diye düşündü Efsun;
Bir insana söylenen söz ne kadar kolay çıkıyor ağızdan.
Hiç düşünmeden, nelere yol açabileceğini hesap etmeden söyleniyordu en ağır sözler.
Bir canın var olmasını engellemekle nasıl bir düzen kurulabilir ki, madem istediği bu gerçekleştireceğim dedi kendi kendine. Bir şüphe üzerine doğurmaya hakkım yok hiç bir şeyden haberi olmayan bu çocuğu.
?Gidelim o zaman, daha fazla vakit kaybetmenin anlamı yok, gidelim ve bitirelim bu hayatı, ama eminim ki hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Bir gün önce türlü hayallerle çıktığı muayenehanenin kapısına tüm gücünü ve tüm umudunu yitirmiş bir halde geldi Efsun. İdama giden bir mahkûm gibi, güçsüzlüğüne ve iradesizliğine şaşırarak, insanlığından utanarak girdi o muayenehane soğukluğuna. Aşamaları dinlerken doktorun sadece dudaklarının kıpırtısını gördüğünü fark etti. Tüm sesler yok olmuştu dünya üzerinden sanki. Delirten bir sessizlik vardı kulaklarında, doktorun ve Tuğrul un şaşkın bakışlarını fark ettiği an bir şeyler yapması gerektiğini hissetti. Yavaşça doğruldu yerinden.
Hazırlanmak için kabine doğru yürüdü.
?Senin gelmeni istemiyorum dedi Tuğrul a.
Odanın içinden açılan diğer kapıya yöneldi, içeri girdiğinde her şeyi yıkıp dönüp gitmek istedi. Vazgeçmek kendi hayatından ve sonsuza kadar uyumak istedi. Kendisini hazırlayan hemşireyle göz göze geldi. Bu sesiz bakışmaya hapsettiler kelimelerini.
?Nereye geçeceğim diye sordu Efsun. Odanın sıcaklığına rağmen nasıl titrediğine hayret ediyordu.
Hemşirenin eliyle işaret ettiği yere yöneldi. Yavaşça oturduğu muayene koltuğuna. Açılan kapıdan giren doktoru fark ettiği an, bacaklarını çatala yerleştirmeye çalışan hemşireye aldırmadan, içgüdüsel bir hareketle çıplaklığını örtmeye çalıştı Efsun; İnsanlığından ve kadınlığından utanarak.